Selçuk Bayraktar’ın Nazım Hikmet Hayranlığı…

Selçuk Bayraktar, değeri ölmeden fark edilecek, iha ve siha gibi harika işleri ülkemize kazandıran ve inançlı bir insan olarak bildiğimiz birisi. Cumhurbaşkanımız’ın da damadı malumunuz. Millilik kavramının içini dolduran, kuru laftan ziyade somut ürünleri envanterimize katan bir isim. Ordumuzun ve dahi ülkemizin masaya güçlü oturmasının temelindeki askeri kabiliyetimizin en önemli isimlerinden.

Etkileyici bir özgeçmiş, tek bir ideale odaklanılmış bir kariyer… Öyle bir twit attı ki, hayatını kısadan bir okuma ihtiyacı hissettim.

Nazım Hikmet’ten şiir paylaştı “bizim” adam. Hem de tamamen ilgisiz ne alaka dedirtecek şekilde. Hatta bu yazının görselinde de onun paylaşımında kullandığı görseli kullandım.

Yaptığı paylaşımın linki: https://twitter.com/Selcuk/status/1336788476730208262

Peki kim bu Nazım Hikmet?

Aslında toplum düşünce yapımızın, idrak durumumuzun halini anlamak için iyi bir fırsat Nazım Hikmet. Hatta teme düşünme pratikleri için ders olarak, sosyoloji başta olmak üzere tarih okumalarında da işlenmeli.

Wikipedia da tekrarla “romantik” sıfatı ile birlikte diğer yönleri anlatılan “komünist” ve “devrimci” bir şair olarak yazılmış. Yani mevcut anayasaya göre rejim düşmanı ama adını Cumhurbaşkanımız anınca beyinler yandı ve “bunu nasıl AKlarız?” yarışı başladı. Bazı konularda “AK” parti isminin “aklama” partisine dönüştüğüne de sık sık şahit oluyoruz. Nazım Hikmet, bunun en somut örneklerinden birisidir.

İlk mahkumiyetini 1933 yılında almış ve 1951 tarihinde vatandaşlıktan çıkartılmış. Yani hayatının neredeyse bütün sıkıntılarını Chp yönetimlerinden yaşamış ama ne hikmetse “solcular” tarafından sürekli bayrak isim yapılmış birisi. Diğer cenah olan milliyetçi ve “sağcı” kesimin de düşman isimlerindendi. Sebepleri de gayet makuldü: Adam komünizm istiyordu ve komünizm din ve ahlak inancını kökten reddeden ilkeler üzerine sosyal adalet, eşitlik gibi soslarla servis edilen bir yönetim teorisiydi.

Buraya kadar kendisiyle çelişen bir Chp tabanı görüyoruz sadece ve bu anormal değil. Çünkü Chp’nin eski köklü tabanı, hem “koyu cumhuriyetçi” hem de “komünist” olabiliyordu…

Nazım’ın Stalin aşkı…

İnkar edilemez netlikte aşikar olan bazı özellikleriyle Nazım Hikmet’i tanımak gerekirse:

  • Stalin aşığı: Sansürlenmiş ama artık internetten erişimi mümkün olan “Hatırlıyorum” şiirini okumanızı tavsiye ederim. Bu arada Stalin, farklı kaynaklarda 30-60 milyon insanın katili olarak Sovyetler tarafından da vahşeti tescillenmiş birisidir. Böyle bir tipe yazdığı şiir tek başına nasıl bir “karakter” olduğunu gösterir niteliktedir. “Beni Stalin yarattı” ifadesinin de sahibidir.
  • “Vatanım Rusya’da gömülmek istiyorum.” ve “benim asıl vatanım” şeklinde bir çok ifadenin de sahibi…
  • Lenin de öldüğünde mezar başında nöbete giden bir tip.
  • Yine aynı Nazım Hikmet, ölümünden önce dönemin devlet başkanı Kruşçev’e dilekçe yazıp “ülkeye yerleşmek istediğini ve Sovyetler Birliği vatandaşı olması için izin verilmesini” ister. Bu dilekçede “sonsuz bir komünizm ve Sovyetler Birliği sevgisini” dile getirirken; o çok dillendirilen Türkiye hasretinden de hiç bahsetmez…

Yani tepeden tırnağa katillerin ve katillerin sistemi olarak bir dönem insanlığın başına bela olmuş bir sistemin aşığı olan, bütün dünyada toplum değerleri olarak kabul gören “din” ve “ahlak” gibi kavramların da düşmanı bir ideolojiye sahip olarak yaşamış bir “şair”.

Böyle birisini de “vatansever”, “romantik devrimci” falan diye bu millete af edersiniz ama “yutturabilirlerse” 5G, DNA vs. bütün teorilerden korkmaya gerek yok demektir. Aşıdan da korkmayalım. Çünkü bu derece şuursuzluk iğneyle falan sağlanamaz.

Peki Bayraktar’ı neden efkar bastı?

Osmanlı’da 1863 yılında Amerika usulü eğitim vermek için kurulmuş olan Robert Lisesi mezuniyetinden midir, covid-19 mu oldu bilmiyorum ama izahı zor bir paylaşım…

Biz bırakalım Necip Fazıl’ı falan, Milli Marş yazarımız Mehmet Akif’ten alıntı yapan bir “solcu” veya Nazım hayranı görebilir miyiz mesela? “Onların” batıldaki ihlaslarına bakalım; bir de “bizimkilerin” HAKtaki ihlaslarına…

Allah’tan başkasını memnun etmeye çalışmak gibi bir hastalık, covidden çok daha tehlikeli ve yaygın yaşanıyor içimizde.

Bu kadar trajedi yeter mi? Maalesef bitmiyor bu paylaşımın altındaki yorumlara bakınca ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Tamamına yakını “iha” lardan yola çıkarak mı, aşırı cehalet mi artık her nedense; tebrikler ve dualarla paylaşımı yorumlamış. Çok az, olayın şokuna yorum yapan olmuş onları da linç etmişler zaten.

Kardeşlerim!

Bizler yanlışa yanlış demeyip hatta konu popülerse alkış tutarak insanlığa zulmetmiş oluruz. Müslümanlar olarak insanlığın tek kurtuluşu olan İslam dinine ve dinin, hesap gününün ve her şeyin Rabbi olan Allah’a bunun hesabını veremeyiz. Sevdiklerimize, yanlışlarında usulünce müdahale ederek bu sevginin sorumluluğunu yerine getirmeliyiz. Yoksa yanlışları sevmeye başlarız.

Allah bize sevdiklerini sevdirsin, sevmediklerini sevdirmesin. Amin.

Fatih SAFİTÜRK / 10.12.2020

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!