Gösteriliyor 7

Davetin Edebleri ve İcabetin Sünnet Oluşu

Davet eden kimsenin salih insanları çağırması sünnettir. Zira bir kimseye yemek vermek, ona kuvvet vermek ve yardım etmektir. O halde fâsıka kuvvet vermek fıska (günaha) yardım etmek olur. Yemeğe zenginleri değil, fakirleri çağırmalıdır. Peygamberimiz buyurur ki: “Ziyafetlerin en fenası, zenginlerin çağırıldığı, fakirlerin mahrum bırakıldığı ziyafettir.“ Ziyafette, dost ve akrabalarını unutmamalıdır ki, aralarına soğukluk girmesin. Daveti, …

Hayaller ve Hedefler

İnsanların çoğu hedef belirleme düşüncesini, bir başlangıç yapamamaktan sonra aktif kullanır. Yani durağan durumun bir baskısı söz konusudur. Bu baskıyı  ötelemek için hayal duygusuna kaçılır. Hayal ise elinde olan malzemeye göre yola çıkar. Düşünsel dengenin gelişmediği bir yapı varsa, kurgu kendini ileri savunma ile plansız şekilde öne atar. Farazi bir hedefle ânı absorbe eder. Daha özel bir …

Dost ve Âhiret Kardeşleriyle Yemek Yemenin Üstünlüğü

Bil ki, âhiret dostlarına ziyafet çekmek birçok sadakadan daha faziletlidir. Zirâ hadiste: “Kıyâmet günü üç şeyden hesap yoktur: Biri, sahurda yenen yemekten, ikincisi iftarda yenen yemekten, üçüncüsü dostlarla yenen yemekten.” (El-Ezdî, Zuafa’da) buyurulmaktadır. Hasan-ı Basrî der ki: “Kıyâmet günü anaya babaya verilen şeylerin hesabı vardır, ama âhiret dostlarına verilen yemeğin hesabı yoktur.” Hz. Ali (r.a.) …

Yemek Esnasında Olan Edebler

Başta “Bismillah”, sonunda “Elhamdülillah” demelidir. En güzeli birinci lokmada “Bismillah”, ikinci lokmada “Bismillahirrahmanirrahim”. Başkasına hatırlatmak için Besmele’yi yüksek sesle okumalıdır. Yemeğe tuzla başlayıp tuzla son vermelidir. Hadiste gelmiştir. Zirâ böyle yapmakla başlangıçta yemek hırsını defedip, arzusuna aykırı bir lokma almış olur. Yemek yerken lokmayı iyi çiğnemeden yutmamalıdır. Bir lokmayı yutmadan diğerini almamalıdır. Hiçbir yemeğe kusur …

Mâlik-i Hakikîden gaflet

… Arkadaş! Mâlik-i Hakikîden gaflet, nefsin Firavunluğuna sebep olur. Evet, taht-ı tasarrufunda bulunan bütün eşyanın Mâlik-i Hakikîsini unutan, kendisini kendisine mâlik zannederek hâkimiyet tevehhümünde bulunur. Ve başkaları da, bilhassa esbabı, kendisine kıyas ile hâkim ve mâlik defterine kaydeder. Ve bu vesileyle, Allah’ın mülkünü, malını kendilerine taksim ederek ahkâm-ı İlâhiyeye karşı muaraza ve mübarezeye başlar. Halbuki, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara verilen benlik ve hürriyet, ulûhiyet sıfatlarını fehmetmek üzere bir vahid-i kıyasî vazifesini görüyor. Maalesef, sû-i ihtiyar ile hâkimiyet ve istiklâliyete âlet ederek tam bir Firavun olur. Arkadaş! Bu ince hakikat, tam vuzuh ve zuhuruyla şöyle bana göründü ki: Gaflet suyu ile tenebbüt eden benlik, Hâlıkın …

Yemekten Önceki Edebler

Elini ve ağzını yıkamaktır. Zirâ âhiret azığı olan ibâdet için yemek yemekten önce el ve ağzını yıkamak; ibâdetten önce abdest almak gibi olur. Aynı zamanda elin ve ağzın temizliğine sebep olur. Hadiste gelmiştir ki: “Yemekten önce elini ve ağzını yıkayan kimse fakirlikten emin olur.” Yemeği sofra (yemek örtüsü) üzerine koymak, masa ve yemek tahtası üzerine …

Batılı Gözüyle Türkler- 11

1800’lerin ilk çeğreğinde İstanbul’a gelen ve yaklaşık 10 gibi bir süre kalan Fransız yazar ve gezgin Dr. A. Brayer: Müslüman Türkler arasında kibir ve gurur adeta meçhuldür. Kur’ânın en şiddetle men ettiği temâyüllerden biri de budur… İşte bundan dolayı Müslüman Türk’ün yürüyüşünde vakar ve ihtişam olmakla beraber kat’iyen kibir ve azamet yoktur… Yalnız bir şeyle, …

error: Content is protected !!