Site icon Karınca Misali

Dost ve Âhiret Kardeşleriyle Yemek Yemenin Üstünlüğü

Bil ki, âhiret dostlarına ziyafet çekmek birçok sadakadan daha faziletlidir. Zirâ hadiste: “Kıyâmet günü üç şeyden hesap yoktur: Biri, sahurda yenen yemekten, ikincisi iftarda yenen yemekten, üçüncüsü dostlarla yenen yemekten.” (El-Ezdî, Zuafa’da) buyurulmaktadır.

Hasan-ı Basrî der ki: “Kıyâmet günü anaya babaya verilen şeylerin hesabı vardır, ama âhiret dostlarına verilen yemeğin hesabı yoktur.” Hz. Ali (r.a.) buyurur ki: “Âhiret (din) kardeşlerimin önüne bir sa’ (fitre miktarı) yemek koymayı, bir köle âzad etmekten çok severim.”

Peygamberimiz buyurur ki: “Müslüman kardeşine yediren, içiren kimseyi Allah, yedi hendek boyu cehennemden uzaklaştıracaktır. Her hendeğin genişliği beş yüz yıllık mesafedir.” Ve yine buyurur ki: “Sizin en hayırlılarınız yemek yedirenlerinizdir.”

Birbirini Ziyaret Eden Dostların Yemek Edebleri

Bu hususta dört edebi gözetmelidir:

Birinci Edeb:

Yemeğe çağırılmadan gitmemelidir. Ama tesadüfen ve izinsiz bir ziyafete rast gelirse, teklifsiz yememelidir. Yapılan teklifin içten olmadığını bilirse yine yememelidir. Belki bir sebep ileri sürerek güzellikle el çekmelidir. Ama güvendiği bir dostunun evinde (ziyafete) rast gelirse ve kalbinin incinmeyeceğini bilirse, teklifsiz de yemesi câizdir. Hatta dostlar arasında sünnet olan da budur.

Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer acıktıkları zaman Ebû Eyyûb-i Ensarî ve Ebu’ş-Şiyem’in evine gidip yemek istemişlerdir. Ziyafet veren kimsenin böyle istekli olduğunu bilirse, bu şekilde davranmak, aynı zamanda onu hayra sevk edip sevap işlemesine yardım etmek olur.

İkinci Edeb:

Dostlardan biri kendini ziyarete gelince, hazır nesi varsa önüne koyup fazla bir şeye zahmet etmemelidir. (Bir şeye) Gücü yetmezse, borç etmemelidir. Aile efradına yetecek miktardan fazla yok ise, onlara bırakmalıdır. Hz. Ali birisine buyurdu ki: “Davetini üç şartla kabul ederim: Pazardan hiçbir şeyi satın almayacaksın, evinde olan şeyi de esirgemeyeceksin, bütün çoluk çocuğunun nafakasını bırakıp sarf etmeyeceksin.”

Fudayl bin İyad der ki: “İnsanlar zahmetlik sebebiyle birbirinden uzaklaşırlar. Aralarındaki tekellüf (zahmetlik) kalkmış olsa, çekinmeden birbirlerini ziyaret ederlerdi.”

Büyük velilerden birine, bir dostu ziyafet verip külfetler çekti. Veli dedi ki: “Sen yalnız olsan bu zahmeti çekmezdin, ben de yalnız olsam bu zahmeti çekmezdim. Öyle ise ikimiz bir araya gelmekle bu zahmeti çekmek neden ileri geldi. Ya zahmeti bırak ya da bir daha yanına gelmeyi bırakırım. “ Selman-ı Farisî buyurur ki: “Peygamberimiz, zehmet etmememizi ve hazır olanı da esirgemememizi buyurdu.”

Üçüncü Edeb:

Ziyafet sahibinden, temini zor olması ihtimali olan bir şeyi istememelidir. Ziyafet sahibi onu iki şey arasında muhayyer bırakırsa, kolayını seçmelidir. Zirâ Peygamberimiz bütün işlerde böyle yapmıştır.

Dördüncü Edeb:

Hane sahibi, misafirlerin istedikleri yemekleri söylemelerine razı ise, onlara: “Ne buyurursunuz, gönlünüz ne istiyor?” diye danışmalıdır. Zirâ arzu ettiklerini hazırlamak daha çok sevaptır. Ama bir şeyi istiyor musunuz, getireyim mi? diye sormak mezmum ve mekrûhtur. Belki hazırda ne varsa önlerine getirmelidir. Yemezlerse geri götürülür.

Ziyafetin Fazileti

Bil ki, buraya kadar anlattığımız davetsiz ziyarete gitmekle lazım gelen ziyafetin edebleridir. Ama ziyafete çağırmanın başka hükmü ve başka edebleri vardır. Misafir kendi gelirse, hiç zahmet çekmeyin, hazırdaki ile ağırlayın. Sen onu çağırırsan, bir şeyi esirgeme, gücün yettiği sarfet.

Peygamberimiz buyurur ki: “Misafirperver olmayanda hayır yoktur.” Ve yine buyurur ki: “Misafir için zahmet etmeyiniz. Zirâ yaparsanız, ona düşman olursunuz. Misafire düşman olan Allah’a düşman olur.”

Garip bir misafir gelirse, onun için zahmet çekmek ve borç bile etmek câiz olur. Ama birbirini ziyarete gelen dostlar için tekellüf (zahmet) cidden câiz değildir.

İmam Gazali / Kimyâ-yı Saâdet – 1nci Cilt/İkinci Rükün/Birinci Asıl

Exit mobile version