Allah teâla, Kur’ân-ı Kerim’in pek çok yerinde sabrı emretmiş, övmüş ve mükâfatının çokluğunu bildirmiştir. Örneğin bir âyette, “Ancak sabredenlere hesapsız mükâfat verilecektir.”(1) buyurulmuştur. Allah Resûlü aleyhisselatu vesselâm da orucun sabrın yarısı olduğunu söylemiştir.(2)
Oruçlular cennete girdiklerinde onlara: “Geride kalan dünya günlerinde oruç tutmanıza bedel, şimdi gönlünüzce yiyip içiniz.” denir. Bir kudsî hadiste şöyle buyurulmuştur: “İbâdet taatlerin sevabı on’dan yedi yüze kadardır. Oruç ise Benim içindir; onun sevabını Ben takdir ederim.”
Allah Resûlü aleyhisselatu vesselâm ise şunları söylemiştir: “Cennetin bir kapısı oruçlulara tahsis edilmiştir. Cennete oradan yalnız onlar girerler.”, “Allah teâlâ, oruçlu kullarını meleklere gösterip onlarla övünür ve ‘Şehvetini, lezzetini, yiyip içmesini benim için terk eden kullarıma bakın!’ der.“
Orucun diğer ibâdetlere göre iki özelliği ve üstünlüğü vardır. Bunlardan birincisi, onun gizli ve bu sebeple son derece ihlâslı olması, ikincisi ise, onunla nefsin kırılması ve şeytanın kovulmasıdır.
Allah Resûlü aleyhissalatü vesselâm şöyle buyurmuştur: “Şeytan insanın damarlarında dolaşır. Oruç tutarak onun yollarını daraltın.” Allah Resûlü aleyhissalatü vesselâm Hz.Âişe’ye “Oruç tutmak suretiyle devamlı olarak cennet kapısını çal.” demiştir.
…
Oruç, şeytanların ve kötü hislerin hücumuna karşı koruyucu kalkandır. Oruç diğer ibâdetlerin de kapısıdır.
İMAM GAZALİ/İHYA’U ULÛM’İD-DÎN/Onuncu Bölüm-Orucun Sırları
_________________________________________
(1) Zümer, 10
(2) Tirmizî, İbnu Mâceh