“Afgan Fâciası” Kitabından…

1978 Basım Veysel Akpınar imzalı “Afgan Faciası” kitapçığından günümüze de bakan benzerlikleri değerlendirmek ve ders çıkarmak dileğiyle:

Yıkmada İttifak

Yönetim aksaktı. Bunu Davut Han (Davut Han, 1973 yılında Kral Zahir Şah’a karşı ihtilalle yönetimi ele geçirmişti.) gibi herkes biliyordu. Rüşvet almış yürümüştü. Devlet dairelerinden iş çıkarmak mümkün olmuyordu.

Bir yandan açılıp saçılma kozmopolitlere yetmiyor, ille batılılar gibi olmak istiyorlar; bu hal dîni çevreleri fazlasıyla rahatsız kılıyordu. Batının ülkedeki yatırımları ekseriyetle menfaat esasına dayandığından “Sömürücülük” şeklinde değerlendiriliyor ve bütün çevrelerden -tabii sol kışkırtmalarında yardımıyla- tepki görüyordu.

Devleti ideal manada dindar görmeyi murat eden bazı dindar liderlerle devleti sosyalistleştirmeyi gaye edinmiş mutedil sosyalistler ve ne pahasına olursa olsun proleterya diktatörlüğü kurmaya çalışan komünistler tek bir müşterekte ittifak halinde idiler: Mevcut düzeni yıkmak…

Arada şuurlu dindarların, şuurlu antikomünistlerin sesleri duyulmazlaşıyor; “Bu düzeni yıkıp yerine ne getireceksiniz?” sorusu cevapsız kalıyordu. Esas olan yıkmaktı onlar için, yıkmak ve rahatlamak, ötesini akıllarına getirmiyorlardı. “Hele bir yıkalım oturur ne getireceğimizi tartışırız.”

Devreden Çıkarma İşlemi

Mümkün müydü? Öte yandan hangi çeşit bir düzen getireceğini bilen, yıllar yılı buna çalışan, müesseselerini kuran, hatta müstakbel kabineyi bile tespit eden komünist partiler ağzı açık bekliyor, kendilerine şu ya da bu sebeple yardımcı olanlara “ahmak” nazarıyla bakıyorlardı. (Aynı dönemlerde Taksim Meydanında açılan “Türkiye Komünist Partisine özgürlük” pankartını Bülent Ecevit kınamadığını açıklıyordu.)

Herşey istedikleri şekilde cereyan etmişti. Komünist düşmanı Zahir Şah’ı yıkmışlar, demokrasiyi kurmuşlardı. Komünistlerin üstündeki baskı oldukça hafiflemişti. Hatta dönem dönem kalkmıştı bile. Daha rahat çalışma ortamına kavuşmuşlar, daha müsait şartlarda propaganda faaliyetlerini ve teşkilatlanmayı gerçekleştirmişlerdi.

Halk üzerinde etkili olan din adamlarını türlü iftira ve dalaverelerle yıpratmışlar, muteber politikacıları yine aynı yolla ekarte etmişler, kendileri için dikensiz bir gül bahçesi oluşturmuşlardı. Sıra ihtilale gelmişti. Ama bunun için bir kıvılcım gerekiyordu.

……

(Nihayet 1978 yılında ihtilali gerçekleştirirken kendisine yardımcı olanlar tarafından ihtilale uğrayan Davut Han ve yakınları işkence ile öldürüldüler. 10-12 bin Afganlı darbe sırasında vefat etti.)

1 yorum

  1. Maşallah tarih tekerrür eder uyanık olmak lazım.

Bu yazı yorumlara kapalı.

error: Content is protected !!