Kazanç ve Ticaretin Edebleri – 1

Dünya, âhiret konağının yolu mesabesindedir. İnsanın bu yolda azığa ve geçime ihtiyacı vardır. Azık ve geçim isei çalışmasız ve ticaretsiz mümkün olmaz. O halde, çalışma ve ticaret edeblerini öğrenip tatbik etmek insanlara gereklidir. Ama ilim ve amel ile ilgilenmeyip kendini tamamıyla dünya işine veren kimse, bedbaht olur.

O halde, mutlu ve talihli olan, hem geçim işleriyle hem de ahiret işleriyle uğraşıp esas maksadı ahiret olup geçim işlerini, kalp huzuru ile ahiret sebeplerini kazanmak için yapan kimsedir.

Bu itibarla biz burada çalışma ve ticaretin edeblerini ve hükümlerini beş kısımda anlatacağız.

Birinci kısım, birinci kısım çalışmanın fazileti ve sevabı hakkındadır.

İkinci kısım, muamelenin (alış-verişin) doğru olmasının şartları hakkındadır.

Üçüncü kısım, muamelede adaletli ve insaflı olmak hakkındadır.

Dördüncü kısım, insafın ötesinde olan lütuf ve kerem hakkındadır.

Beşinci kısım, dünya muamelesinde dini korumak beyanındadır.

1-Çalışmak – Ticaretin Fazileti ve Sevabı

Bil ki, kişi kendini ve çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmemek için kifayet miktarı helal mal kazanmak, din yolunda yapılan cihaddan sayılır ve ibadetlerin çoğundan faziletlidir.

Bir gün Peygamberimiz Ashab ile oturuyorlardı. Pazar ehlinden (esnaftan) bir babayiğit sabah erkenden Peygamberin yanından geçerek dükkanına gitti. Ashab: “Yazık, bu genç keşke böyle sabahleyin Allah yoluna gitseydi!” deyince, Peygamberimiz: “Böyle demeyiniz. Eğer kendini, anasını, babasını ve çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmemek için gidiyorsa, Allah yolundadır. Eğer zenginlik kazanmak, şan şöhrete kavuşmak için gidiyorsa, şeytan yolundadır.”

Ve yine buyurdu: “İnsanlara muhtaç olmamak için, yahut komşularına ve akrabalarına iyilik etmek için dünyada helalden kazanmaya çalışan, kıyamet günü yüzü ayın ondördü gibi parlar.”

Ve yine Peygamberimiz buyurur ki: “Alış-verişinde doğru konuşan tüccarlar, sıddîklar ile beraber haşr olur.”

Ve yine buyurur ki: “Allah çalışan mü’mini sever.”

Ve yine buyurur ki: “Şeriat nasihatlerini yerine getirirlerse, şartları ve hükümleri gözetirlerse, helal olan şeylerin en faziletlisi, meslek sahiplerinin kazancıdır.”

Ve yine buyurur ki: “Ticaret yapın. Zira insanların rızkının onda dokuzu ticarettedir.”

Ve yine buyurdu: “Dilenme kapısını kendine açana, Allah yetmiş ihtiyaç kapısı açar.”

Hz.İsa (a.s.)

Hz. İsa bir kimseyi ibadet ederken gördü. “Yemek ve ihtiyaçların nereden gelir?” dedi. O kimse: “Benim bir kardeşim var. Yemeğimi o verir” dedi. İsa: “Öyleyse, kardeşin senden daha çok ibadet ediyor.” buyurdu. Hz.Ömer: “Hiçbiriniz, çalışmayı bırakıp ‘Allah’ım rızkımı ver’ demesin. Zira bilirsiniz ki Allah, gökten altın ve gümüş indirmez” demiştir.

Lokman Hekim

Lokman Hekim oğluna vasiyet edip buyurdu ki: “Oğlum! İşten, çalışmaktan el çekme! Zira insanlara muhtaç olanın kalbi dar olur, aklı zayıf olur ve mürüvvetsiz olur. İnsanlar, ona hakaret gözü ile bakar.” Büyük zatlardan birine sordular: “İbadet eden mi, yoksa doğru tüccar mı daha iyidir?” “Doğrusu tüccar daha iyidir. Zira o her zaman cihaddadır. Çünkü şeytan ölçüde, tartıda ve alış-verişte daima ona kast etmektedir. O ise, şeytana muhalefet etmektedir.”

Hz. Ömer

Hz. Ömer: “Pazarda çoluk çocuğumun nafakası için helal kazanmak isterken, bana ölümümün gelmesini istediğim kadar başka bir zaman yoktur.” derdi.

Ahmed bin Hanbel’e: “Mescidin bir köşesinde durup ibadet eden ve ‘Allah’ın bana rızkımı ulaştır’ diyen kimse hakkında ne dersin?” dediler. Buyurdu ki: “O kimse herhalde cahil olup Allah’ın şeriatini bilmiyor. Zira Peygamber buyurur ki: “Allah benim rızkımı kılıcımın gölgesine vermiştir.” Yani, harb etmeye bağlamıştır.

Evzai, İbrahim-i Edhem’in, bir bağ odunu bir iple alıp gittiğini görünce, “Ya İbrahim! Senin bu çalışman ne zamana kadar devam edecek? Senin arkadaşların geçimini sağlamak zahmetine katlanırlar.” dedi. İbrahim buyurdu ki: “Sus! Hadiste: Helal kazanmak için aşağı işlere tenezzül eden kimseye cennet vacib olur.” buyurulmuştur.

Sual:

Eğer bir kimse sual edip derse ki: “Peygamber: Allah bana mal biriktirip tüccarlardan ol diye vahy etmedi. Belki, tesbih et ve secde edenlerden ol ve ömrünün sonuna kadar Allah’a ibadet eyle diye vahy edildi.” buyurdu. o halde bu ibadetin çalışmaktan üstün olduğuna delildir.

Cevabında deriz ki:

Çoluk çocuğuna kifayet eden miktar malı olan kimse hakkında ihtilafsız ibadet daha faziletlidir. Zira ihtiyaçtan fazla olan çalışmakta fazilet yoktur. Hatta noksanlık bile getirir.

Malı olmayıp evkaftan veya başka helal bir yerden maaş alan kimsenin de çalışmaması daha iyidir. Bu da dört kimse için caiz olur:

Biri, insanların dinen faydalandığı ilimlerle meşgul olan kimsedir: Şeriat ilmini öğreten gibi.

İkincisi, dünyevi menfaatleri olan ilimlerle uğraşan kimsedir: Tıp ilmini öğrenen veya öğreten gibi.

Üçüncüsü, kadılık, şehirlerin idare ve evkaf işleriyle meşgul olanlar gibi.

Dördüncüsü, bâtınî işlerle uğraşandır. Sofilerin mükaşefe, virdler, zikirler ve zahiri ibadetlerle meşgul olmaları gibi.

Bunlar bir evde otururlar ve o ev de belirli bir ev olursa onlar hakkında çalışmamak daha iyidir. Eğer bu kimselerin ihtiyaçları halkın elinden hasıl olursa ve halk da hayır işlemeye istekli ve rağbetli olursa, fakirler de istemeden verirlerse, yardımlarını kabul ettikleri için, minnettar kalıp kabul edenlere minnet nazarıyla bakmazlarsa bu kimseler için de çalışmamak daha iyidir.

Zira büyük şeyhlerden bazılarının üç yüz altmış dostu var idi. Bu da o insanlara hayır kapılarının açılmasına sebep olurdu. Bazı kimselerin de otuz ahbabı var idi. Böylece ayda her gece birinin evine misafir olurdu. Ama bu zamanda bunu yapmak için dilencilik, aşağılık ve rezilliğe katlanmak lazım gelir. Çünkü kimsenin sadaka vermeye rağbeti kalmamıştır. Böyle bir zamanda çalışmak daha iyidir. Zira dilenmek ayıp işlerdendir, zaruret olmadan helal olmaz.

Ancak derecesi yüksek olup meşgul olduğu ilimde çok faydalar bulunan ve ihtiyaçları için çektiği sefalet, sağladığı menfaate nispeten az olan kimseler için çalışmamak daha iyidir. Ama zahir ibadetten başka bir şeyle uğraşmayan kimsenin çalışması daha iyidir. Zira bütün ibadetlerin başı Allah’ın zikridir ve çalışırken de kalbi Allah ile meşgul etmek mümkündür.

İMAM GAZALİ/KİMYÂ-YI SAÂDET/ Üçüncü Asıl

(Alakalı konu için “Din Adamları” Hocalar Maaş Alabilirler mi?” okuyabilirsiniz.)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!