Buraya kadar anlatılanlar(Nikâhın Başından Sonuna Kadar Kadınlarla Yaşamanın Edebleri), karının kocası üzerindeki hakları idi. Ama kocanın karı üzerindeki hakkı gayet büyüktür. Zira karı, hakikatta kocasının cariyesidir. Hadiste: “Eğer Allah’tan başkasına secde etmek câiz olsaydı, kadınlar kocalarına secde etmek ile emredilirdi.” buyurulmaktadır.
Kocanın karı üzerindeki hakları şunlardır:
“Evinde oturup izinsiz dışarı çıkmamalı, kapı ve pencerede oturmamalı; komşularla toplanıp haber ve dedikodulara karışmamalı; zaruretsiz komşulara gitmemeli; kendi kocasını hayırla anıp hakkında iyilikten başka birşey konuşmamalıdır. Aralarındaki sohbet ve cinsî münasebetteki mahrem işleri anlatmamalı; kocasının halini bütün tanıdıklarından saklamalı; kocasının haline kanaat edip fazla birşey istememeli, kocasının hakkını akrabalarınkinden önce tutmalıdır.
Elinden gelen hizmeti bizzat yapmalı, kocasına kendi güzelliğiyle övünüp üstünlük taslamamalıdır. Kocasından gördüğü iyiliklere nankörlük etmemeli, ben senin ne iyiliğini gördüm dememelidir. Sebepsiz boşanmayı ve hul (birşey vermek karşılığında boşanmak) istememelidir. Peygamberimiz buyurur ki: “Cehenneme baktım, içindekilerin çoğunun kadın olduğunu gördüm.” “Niçin böyledir?” diye sorulunca, “Kadınlar çok lânet ederler, kocalarına karşı nankör olurlar” diye cevap verdiler.
İMAM GAZALİ/KİMYÂ-YI SAÂDET/İkinci Asıl-Üçüncü Kısım (Kocanın Karısı Üzerindeki Hakları)