Hz. Osman (R.A) ve Resûl-i Ekrem’in (S.A.V.) dedeleri, beşinci cedleri olan Abdül-Menaf’da birleşir.
Hz. Osman’ın (R.A) birçok yüksek hasletleri vardı. Hilkaten doğru, müstakim, halim, iffetli idi. Merhamet ve şefkatte eşsizdi. Allah’dan çok korkardı. Âlim idi, ârif idi, cömert idi. Peygamberimizin bir tek işaretiyle yüzlerce deveyi O’nun dâvasına bir anda feda etmişti.
Hz. Osman (R.A) hiçbir hususta Peygamberimizden ayrılmamıştı. Resûl-i Ekrem Efendimiz neyi severse, O da onu sever, O neden zevk duyarsa, Hz. Osman da ondan zevk alırdı. Peygamberimizin ahlâkını takip ve taklid etmede o derece ileri idi ki, Resûlüllah Efendimiz O’nun hakkında şöyle buyurmuşlardı:
“Ahlâkta en çok bana benzeyendir.”
Hz. Osman (R.A) Peygamberimizin (S.A.V.) iki kızı ile evlenmişti. Bu sebeple Resûlüllah Efendimiz kendisine Zinnureyn (iki nur sahibi)lâkabını vermişti…. Hz. Osman, ilk olarak Peygamberimizin kerimeleri Rukiye ile izdivaç etmiş, O’nun vefatından sonra diğer bir kerimesi olan Ümmü Gülsüm ile izdivaç etmiştir. Ümmü Gülsüm’ün vefatı üzerine Resûlüllah Efendimiz (S.A.V.): “Bir kızım daha olsaydı verirdim” buyurmuşlardır.
Hz. Osman (R.A) buyurdular ki, “Resûlüllah ile beraber Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer ve ben Sevr dağına çıkmıştık. Dağ sallanmaya başladı. Peygamberimiz dağa mübarek ayağı ile vurdu ve şöyle dedi: Ey dağ, sakin ol. Üzerinde bir peygamber, bir sıddîk ve iki şehid vardır!”
Mesâbîh-i Şerîf’te Âişe (R.Anha) validemizin rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte Peygamberimiz (S.A.V.), “Ey Osman, Allah sana (hilafet denen) bir gömlek giydirecek, eğer münafıklar onu çıkarmaya uğraşırlarsa bana gelesiye kadar onu çıkarma.” buyurmuştur.
İbn-i Ömer, Peygamberimizden (S.A.V.) şöyle rivayet eder: “Resûlüllah fitneyi bize işaret ederken mübarek parmağı ile Hz. Osman’a işaretle, ‘O fitnede bu mazlum olarak öldürülür’” buyurmuştur.
Hz. Osman’ın (R.A) en büyük faziletlerinden birisi de hayâsı idi. Kendisi, İslamiyet’ten önce de iffet ve namusu ile tanınmış ve utanç getirecek hiçbir harekette bulunmamıştı. Bir defasında, Hz. Resûlüllah Efendimizin huzuruna girdiği zaman Peygamberimiz (S.A.V.) çıplak ayaklarını örtmüş ve toparlanmıştı. Bunun hikmetini soran Hz. Âişe’ye (R. Anha) Resûlüllah (S.A.V.) şu cevabı vermişti:
“Ey Âişe, meleklerin hayâ ettiği bir kişiden hayâ etmeyeyim mi?”
Bir diğer hadîs-i şeriflerinde:
“Osman, ümmetimin içinde hayâ ve sehâ (cömertlik) ile mevsuf olanların birincilerindendir” buyurmuşlardı.
Hz. Osman (R.A) alçak gönüllü, halim ve selim bir zâttı. Mü’minlere karşı hiçbir surette kin ve adâvet beslemezdi. Hayatı boyunca hiçbir kimseyi incitmedi. Canına kastedecek caniler evini kuşattıkları zaman O oruçlu olarak, huşû içinde Kur’ân-ı Kerim okuyordu. Kendisine, “Bu şakilere niçin karşı çıkmıyorsun?” diye sorulduğunda, “Bence, bu belaya sabretmek, başka kimseleri incitmekten daha hafiftir” diye karşılık vermişti.
Hz. Osman (R.A) devrinde İslam fütûhatı olanca hızıyla devam etmiş, Hz.Ömer devrinde fethedilen ülkelere yenileri ilave edilmişti. Trablus, Merakis, Berga, Kıbrıs hep Hz. Osman (R.A) devrinde fethedilmişti. İran’ın fethini de yine O tamamlamıştı. Zamanında, Horasan, Azerbaycan, Afganistan ve Türkistan’ın da büyük bir kısmının fethedilmesiyle Müslümanlar Kafkas dağlarına kadar ulaşmış oluyorlardı.
…
Hz. Osman (R.A) hakkında birçok ayet-i kerime nazil olmuştur. Bunlardan birkaçını aşağıda takdim ediyoruz:
“Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazını dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola erişenlerden olmaları umulan bunlardır.” (Tevbe Sûresi: 18)
Bu ayetin nüzulüne şu hadise sebep olmuştur:
Medine-i Münevvere’deki mescid, ashaba dar gelmeye başlamıştı. Bunun üzerine Resûlüllah Efendimiz (S.A.V.) “Bizim mescidimizi bir zira olsun genişleten Cennet’e girer” buyurmuştu. Hz. Osman (R.A) bunu işitince, “Ey Allah’ın Resûlü! Bütün servetim sana feda olsun, mescidi büyütme işini üzerime alıyorum” dedi ve mescid-i şerifi genişletti.
Cenab-ı Hakk’ın şu ayet-i kerimeyi de Hz. Osman (R.A) hakkında inzal buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Yoksa o ahiret (azabından) korkarak, Rabbinin rahmetini umarak gecenin saatlerinde secdeye kapanır, kıyamda durur bir halde taat ve ibadet eden (gibi) midir? De ki, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Sûresi: 19)
Evet, Hz. Osman (R.A) ibadetlerine çok bağlı idi. Kalbi, Allah korkusuyla doluydu. Günlerinin çoğu oruçla geçerdi. Geceleri Kur’an okur ve namaz kılardı.
Şu ayet-i kerimelerin de Hz. Osman hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir:
“Şüphe yok ki, kendileri için bizden en güzel (bir saadet) sebk etmiş (takdir edilmiş) olanlar, işte bunlar oradan (Cehennem’den) uzaklaştırılmışlardır.” (Enbiya Sûresi: 101)
“Bunlar gönüllerinin dilediği (nimetler) içinde ebedi yaşarlarken onun (Cehennemin) gizli sesini bile duymazlar.” (Enbiya Sûresi: 102)
…
Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimizin de Hz. Osman hakkında birçok hadis-i şerifleri vardır. Bunlardan ikisini aşağıda takdim ediyoruz.
“Cennet’te her peygamberin bir arkadaşı vardır. Benim de Cennet’te arkadaşım Osman’dır.” (İbni Mace’den.)
“Osman İbn-i Affan dünyada ve ahirette bana herkesten yakındır.” (İbni Mace’den)
ALEVİLİK NEDİR? / MEHMED KIRKINCI – 1994