– Bir dostundan elemsiz ayrılmak ister misin? Şu sırada birkaç hafta evinde misafir et.
– İnsan vaktinin kıymetini en ziyade birisini beklerken anlıyor.
– Mûsiki şiirin ifade edemediği hissiyâtı ifade eden şiirdir.
– Kibir ancak bir şey üzerinden yakışır: Humk! (HUMK. (ﺣﻤﻖ): Ahmaklık, budalalık, hamâkat)
– Yüksek makamlar ancak hafif başları döndürür.
– Talih korkakları korkutur, cesurlara cesaret verir.
…
– Her politikacının çaldığı, dikkat ediyorum, ale’t-takrîb aynı kavaldır.
– Saadet sokakta bulunmaz ve piyangodan çıkmaz; çalışa çalışa kazanılır.
– Yalandan yerinmek yalandan sevinmekten kolaydır.
…
– Gözyaşının en müessir devası gözyaşıdır.
– Herkes için en büyük şair, kendi hülyasına bir şekl-i beyân verebilendir.
– …
– Yeis, ümidin lâşesidir.
– Debbağ sevdiği deriyi yerden yere vurur; bunda beis yok. Fakat bazan da sevmediği deriye kızar da sevdiği deriyi paralar!
– Göz kulaktan ziyade aldanır: Az aldanmak istersen evvela kulaktan âşık ol, sonra gözden.
– Saadet ve felâket çok kere bir mizaç meselesidir: Sizi bahtiyar eden hal beni bedbaht edebilir.
– Güçlük mektepten çıkmakta değil hayata girebilmektedir.
– Mektepte ve hayatta yalnız bir nokta-i iştirak görüyorum: Tatil arzusu!
…
– Zâika-i âmme lezzet-i hakikatten hoşlanmaz.
– …
– Her kendisini bilen az çok mütevazidir: Kendisini öğrendikten sonra insan nasıl mütekebbir olabilir?
– Haykıran haset havlayan köpek gibidir: Sizi korkutmasın.
– Hased başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir.
…
– Bizde post elden gider; posta kavgası bitmez.
– İnsaf bir hırsız feneridir: İstediği tarafı aydınlatır.
– …
– Fikir düşüne düşüne artar.
– İcâb-ı fazilet bir adamın kesesi kadar da vicdanına hürmet etmektir.
– Saadete bir rüya diyorlar: Belki doğrudur ama o rüyayı görmek için uyanık bulunmak şarttır.
– Karnı tok olan için Ramazan’la bayramın farkı yoktur.
CENAB ŞAHABETTİN / İSTANBUL’DA BİR RAMAZAN