Site icon Karınca Misali

SULTANDAN MAL ALMANIN ŞARTLARI

Eğer Sultan bir âlime, hayırlı işlere harcamak üzere bir miktar mal gönderir de o malın belli bir sahibi var ise, almak caiz değildir. Sahibi yoksa, bazı âlimler o malı alıp harcamaya cevaz vermemişler. Bence evla olan, o malı alıp hayırlı işlere harcamaktır. Çünkü böylece onların tasarrufundan çıkar, zulme alet olmaz ve fakirlerin rahatına da sebep olur. Demek ki bu mal fakirlere harcanır. Ancak üç şarta dikkat edilmelidir.

Birinci şart: O malı Sultandan alınca, Sultan onun helâl olduğunu düşünüp: “Eğer helâl olmasaydı, hayra harcamak için olmazdı” demelidir. Çünkü bu takdirde, Sultan haram kazanca daha fazla cesaret eder ve böylece zarar, hayırlara harcanmasından hâsıl olan iyilikten fazla olur.

İkinci şart: Aldığı malı dağıtacağını başkası da bilmelidir. Ve o malı hayırlı işlere harcadığı da bilinmelidir. Nitekim bazıları İmam-ı Şafii’nin, halifelerden böyle mal aldığını delil olarak göstermektedirler. Halbuki onlar, imamın aldığı malı tamamıyla hayır işlerine harcadığını bilmiyorlardı.

Vehb bin Münebbih ve Tavus; Haccac’ın kardeşi Muhammed’e gittiler. Tavus ona nasihat etmeye başladı. Sabah soğuğu vardı. Haccac emretti de onun sırtına bir hırka koydular. Tavus konuşurken sırtını oynattı ve elbiseyi sırtından düşürdü. Muhammed bunu görünce kızdı. Dışarı çıkınca Vehb, Tavus’a: “O elbiseyi alıp bir fakire verseydin onu öyle kızdırmasaydın daha iyi idi” dedi. Tavus: “Şundan emin olamadım: Birisi görür de fakire verdiğimi bilmez ve onların malını almayı mübah sanır” dedi.

Üçüncü şart: Sana hayıra harcamak üzere gönderdiği maldan dolayı kalbinde onun sevgisi hasıl olmamalıdır. Çünkü zalimi sevmek pek günahlara yol açar. Çünkü yağcılık yapmasına sebep olur. Onun ölüm ve azliyle üzülür, yetki ve derecesinin artmasıyla da sevinir.

Bunun için Peygamberimiz (a.s.m) buyurur ki: “Ya Rabbi, hiçbir zalime bana iyilik ettirme ki, kalbim ona meyletmesin”. Peygamberimizin (a.s.m) böyle söylemesinin sebebi şudur: Kalp, zaruri olarak kendisine kimseye meyleder. Halbuki Allah: “Zulüm edenlere meyletmeyiniz” buyurur.

Halifelerden biri, Malik bin Dinar’a bin dirhem gönderdi. Malik onu hayırlı işlere dağıttı, bir dirhem bırakmadı. Muhammed bin Vasi: “Ey Malik! Doğru söyle, malın taksim işini sana bıraktığı için, kalbin o zalime meyletti mi?” dedi. Malik “Evet” dedi. Muhammed: “Benim korktuğum bu idi, nihayet mal sende kötülüğünü gösterdi” dedi.

Basra büyüklerinden biri, Sultanın malını alıp müstahaklara dağıttırdı. Ona: “Kalbinin, sana mal veren sultana meyledeceğinden korkmuyor musun?” dediler. Dedi ki: “Eğer birisi elimi tutup beni Cennete koysa ve dönüp günah işlese, mutlaka ona düşmanlık ederim. Ona, o Allah için düşmanlık ederim ki, beni Cennete götürmesi için, onu (kalbini) bana müsahhar etti.” Bu derece kuvveti olan kimse, hükümdarların malını alıp dağıtmasından korkusu olmaz. Muvaffakiyet Allah’tandır.

İMAM GAZALİ/KİMYÂ-YI SAÂDET/ Dördüncü Asıl

Exit mobile version