Fransa’da doğmuş, İngiltere’de eğitim aldıktan sonra Avrupa ve yakın doğuyu gezmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nda da uzun süre bulunmuş olan yazar Aubry de La Motraye(1674-1743), seyahatnamesinden:
Osmanlı Türk’leri, diğer faziletleri kadar, namuskârlık, dürüstlük ve doğruluk gibi Kur’ân’ın en kuvvetli ahkâmına dayanan meziyetleri itibariyle şâyân-ı takdirdirler. İçtimâî nizamın Osmanlılar arasında kurmuş olduğu münasebetlerin hepsine temiz yüreklilikle hüsnüniyetin hakim olduğu anlaşılmaktadır.
Vatandaşları birbirine karşı taahhüt altında bulundurmak ve bunların hükümlerini icra ettirebilmek için başka memleketlerde olduğu gibi her zaman yazılı vesikalara ihtiyaç yoktur.
Osmanlı Türklerinin meth-ü sena edilecek özelliklerinden biri de verdikleri söze umumiyetle sadık olmaları, hemcinslerini aldatmaktan ve emniyeti suiistimal ile insanların sade-dilliğinden istifadeye kalkışmaktan ve yahut safderunluğunu istismar etmekten vicdan azabı duymalarıdır.
Kendi millettaşlarına karşı bütün muamelelerine hakim olan bu hisse, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bütün yabancılara karşı da riayet ederler. Bu noktada Müslüman ile gayrimüslim arasında hiçbir fark gözetmezler.
Zira her türlü gayrimeşrû kazançları İslâmiyet bakımından kötü sayarlar ve meşrû surette kazanılmamış bir servetin ne bu dünyada, ne öteki dünyada hiç kimseye hayırlı olmayacağına kat’i surette îmân ederler.
Batılı Gözüyle Türkler Konulu Diğer Okumalar için► tıklayabilirsiniz.