3-Muamelede Adaletli ve İnsaflı Olmak
Bil ki, bu anlatılanlar, yapılan muamelelerin şeriatın zahirine göre sıhhatli olmasının şartlarıdır. Fakat çok muameleler var ki, zahirine göre onun sıhhatine fetvâ verilir. Fakat onu yapan Allah’ın lanetinde olur. Onlar, Müslümanlara zarar ve zahmet veren muamelelerdir. Bu da iki kısımdır: Biri umumî diğeri de hususîdir. Müslümanlara zahmeti umumî olan şey de iki kısımdır:
Birincisi ihtikârdır:
Şeriatta; “İhtikâr yapan melûndur” denilmektedir. İhtikârcı; yiyecek maddelerini biriktirip pahalılaşması için saklayandır.
Peygamberimiz buyurdu ki: “Yiyecek maddelerini, pahalılaşması için kırk gün saklayan, hepsini sadaka verse, bunun günahından kurtulmaz.“
Ve yine buyurur ki: “Allah, yiyecek maddelerini saklayandan beridir ve o da Allah’tan beridir.“
Ve yine buyurur ki: “Yiyecek maddelerini satın alıp bir şehre götürüp günlük narh ile (ihtiyaç maddeleri için belirlenen sabit azami fiyat) satan kimse, onu sadaka vermiş gibi sevap bulur.” Bir rivayette de: “Bir köle âzad etmiş olur.“
…
İkincisi:
Alış-veriş sırasında piyasaya sahte para sürmektir.
…
Kalp (Sahte) Parada Bilinmesi Gerekenler
- Eline geçen kalp parayı kuyuya atmalıdır. Birisine kalp olduğunu bildirip vermesi câiz değildir. Zira onun da başkasının parasına karıştırması muhtemeldir.
- Paranın iyisini kötüsünden ayırt etmek için esnaf ve pazarcıların paranın hususiyetlerini bilmeleri gerekir. Bu, iyisin almaları için değil, yanlışlıkla kötüsünü vermemek içindir. Para hususiyetlerini bilmezse, yanlışlıkla elinden kötü akçe çıkarsa âsi olur. Zira herkesin yaptığı işi bilmesi farzdır.
- Kalp parayı kabul ederse, Peygamberimizin şu hadisi için kabul etmelidir. “Allah vermesi ve alması kolay olana rahmet eylesin.” (Buharî, Cabir’den.) Fakat kuyuya atmak niyetiyle almalıdır. eğer harcamak niyetiyle alırsa câiz olmaz. Kalp olduğunu bildirerek harcaması da böyledir.
Muamele yapılan kimseye mahsus olan ve başkasına geçmeyen zulüm..
Zira bir zarar doğuran her türlü muamele zulümdür, haramdır. Hülasa kendi nefsine reva görmediği bir şeyi, hiçbir Müslümana reva görmemelidir. Kendi nefsine reva görmediğini bir Müslümana reva görenin imanı tam değildir. Bu özel zulüm de dört şeyle açıklanır:
Birinci Vecibe:
Malını olduğundan fazla övmemelidir. Zira böyle yapmak yalan, gerçeği gizlemek ve zulüm olur. Hatta eğer alan kimse işin erbabı olup biliyorsa, olduğu kadar bile övmemelidir. Zira sözü beyhude ve faydasız kalır. “Her ne konuşursa, yanında Rakib ve Atid adlı melekler bulunur.” Ne konuşursa, ondan sorulacaktır. Boşuna yapılan konuşmalar için mazur sayılmayacaktır.
Yemin etmek ise, eğer yalan yere ediyorsa, büyük günahlardan birini işlemiş olur. Yerinde yemin ediyorsa, önemsiz bir şey için Allah’ın ismin anmakla O’na saygısızlık etmiş olur. Hadiste: “Vallahi öyle değildir ve vallahi böyledir, deyip yemin eden tüccarlara ve bugün git yarın gel deyip sözünde durmayan sanat sahiplerine yazıklar olsun.” buyuruldu.
Ve yine hadiste: “Kendi malını yeminle beğendiren kimseye, kıyâmet gününde Allah bakmayacaktır.”
…
İkinci Vecibe:
Satarken malın ayıbını, kusurunu müşteriden gizlememeli, ne ayıplar varsa açıklamalıdır. Eğer gizlerse, gerçeği gizlediği için, emri dinlemediği için zâlim ve âsi olmuş olur….
Peygamberimiz birini buğday satarken görüp mübarek elini buğdayın içine soktu… İçini ıslak buldu. “Bu nedir?” dedi. O kimse “Yağmurdur” dedi. Peygamberimiz: “Niçin ıslanan kısmını üste koymadın? Bizi aldatan bizden değildir.” buyurdu.
Birgün bir adam ayağında kusur bulunan bir deve satın aldı. Sahabeden Vasile bin Aska o mecliste hazırdı. Baktı ki, o adam ayıbını öğrenmeden alıp gidiyor. Ona ayıbını söyleyince, o adam caydı ve satıcıdan parasının iadesini istedi. Satıcı: “Ey Vasile! Niçin satışımızı bozdun?” dedi. Vasile: Peygamberimizden duydum: “Bir kimsenin malını satarken ayıbını gizlemesi helal değildir. Ve yine orada bulunanların da ayıbı söylememeleri helal değildir.” Vasile yine buyurdu ki: “Peygamberimiz, Müslümanlara nasihat ve şefkat yapmaktan geri kalmamamızı buyurdu. Bu hususta ayıbı gizlemek iyilik olmazdı.”
Bil ki böyle ticaret yapmak gayet zordur ve ancak iki şeyle kolay olur:
Biri şudur: Kusurlu malı satın almamalı, satın aldığı takdirde müşteriye söylemeyi niyet etmelidir. Eğer kendisinden gerçeği gizleyip aldatmışlarsa, bunu kalbine atıp kendi düştüğü zarara başkasını düşürmemelidir. Kendisi bu aldatana lânet ederken başkasının da kendisine lânet etmesin reva görmemelidir.
Hülasa hile ve aldatma ile rızık artmaz. Hatta malın bereketi kaçar, işi rast gelmez…
Peygamberimiz buyur ki: “Ticarette hıyanet olursa, mutlaka bereket kalkar.”
…
Diğeri de şudur: Ömrünün yüz yıldan çok olmadığını bilen, ahiretin de sonsuzluğuna inan kimse, birkaç akçe fazlası için ve birkaç günlük ömür için ebedi hayatının ziyan olmasını nasıl reva görür? O halde ticaret ehline hıyanet ve aldatmanın tatlı görünmemesi için kalplerinde bu gerçeği düşünmelidirler.
Peygamberimiz buyurur ki: “İnsanlar, ahireti dünyadan üstün tuttukları müddetçe, Allah’ın gazabından ‘Lailâheillallah’ kelimesinin himayesindedirler. Dünyayı ahiretten üstün tuttukları zaman, bu kelimeyi söylediklerinde Allah, onları reddedip ‘yalan söylüyorsunuz, sözünüzde sadık değilsiniz’ der.” (Ebu Yala; Beyhakî, Şuâb’da)
…
Ahmed bin Hanbel’e gizli yamadan yani görülmeyecek yamadan sordular. “Caiz değildir. Ancak atmak için değil de giymek için caizdir. Aldatmak için yamayan kimse âsi olur. Ücreti de haram olur.” buyurdu.
Üçüncü Vecibe:
Miktarda ve tartıda asla hile yapmayıp doğru tartmalıdır. Allah buyurur ki: “Verirken az, alırken çok tartanların vay haline.”
…(Günümüz için; ambalajı da tartıda fiyata dahil edip, ürün fiyatından satan tüccarların da yaptığı helal değildir!)
Dördüncü Vecibe:
Malın satış fiyatında asla yalan ve hile yapıp gerçeği gizlememelidir. Peygamber, kervanı karşılayıp, şehrin piyasasını gizleyip ucuz fiyatla almayı yasaklamıştır. Böyle yapılırsa, mal sahibine satışı bozması caizdir.
Ve yine peygamberimiz, açık arttırmalarda, başkalarının doğru sanıp fazla fiyat ile almaları için, alıcı olmayanların fazla fiyatla alıcı görünmelerini yasaklamıştır. Böyle yapılır da malın gerçek fiyatını öğrenir ve aldatıldığını bilen kimse satış akdini feshedebilir.
…
İMAM GAZALİ/KİMYÂ-YI SAÂDET/ Üçüncü Asıl