Aşağıdaki bildiri 1990 yılına aittir. Alıntıladığımız kitabın yazarı 1982-1985 yılları arasında Batı Şeria’daki Birzeit Üniversitesi’nde öğretim üyeliği de yapmış sosyolog, doğu bilimcisi ve yazar olan Alexander Flores’tir. Günümüzdeki durumun 07 Ekimle başladığını zannedenler için gerçeği görmeleri açısından binlerce delilden birisi olarak 34 yıl öncesine gidip paylaşmış olalım.
Bismillahirrahmanirrahim…
“Onlarla savaşın ki, Allah, sizin ellerinizle onlara azab etsin. Rezil (ve perişan) etsin, onlara karşı size yardım etsin (ve sizi üstün kılsın), müminler topluluğunun göğüslerine şifa (kalplerine ferahlık) versin. (Tevbe:14)
Ey mücahid Filistinli halkımız!
Zalim düşmanın cürüm ve zulümlerine yeni bir zulüm daha eklenmektedir. Bu da siyasi entrikalardır ki, bizzat melun düşmanın savaş bakanı tarafından ortaya konmaktadır.
Ancak bizimle onların arasındaki amansız mücadele de devam etmektedir. Bu mücadelemiz Allah’u Teala’nın şu emri gerçekleşinceye kadar devam edecektir.
“İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Eğer kötülük ederseniz (o da) kendinizedir. (İki fesattan) sonuncusunun (ceza) vakti gelince, yüzlerinizi (üzüntüden) kötü duruma sokmaları, birinci defa girdikleri gibi yine Mescid’e (Beyti Makdis’e) girmeleri ve ele geçirdikleri şeyi, tahrip ettikçe etmeleri için (size tekrar düşmanlar gönderdik.) (İsra: 7)”
Ey kahraman Filistinli halkımız!
Tüm dünya körfez meselesi ile meşgul olduğu şu zamanda melun yahudi bunu fırsat bilerek kendini daha da emniyete almak için “Beriç” halkına nazilerin yaptığı zulümleri tatbik etmektedir. Bu zulüm ve işkencelerini öyle gizli ve ustaca yapmaktadırlar ki, dünya adeta hiç haberdar değildir. Ancak o melunların cürümleri öyle bir boyut kazandı ki, kadınlarımızın namazlarına dahi el atmaktadırlar. Bu vahşetlerini çeşitli yayın organlarıyla örtbas etmektedirler.
Fakat İslami Direniş Hareketimiz bütün bu cürüm ve vahşetleri olduğu gibi dünyaya iletmekte ve özellikle kahraman Beriç kampında meydana gelen zulümleri gözler önüne sermektedir.
Ey Müslüman Filistinli halkımız!
20 Eylül 1990 Perşembe günü Sabra-Şatilla katliamının yıldönümünden iki gün Ayunu Kareti katliamından ise dört ay geçmesinin ardından ve Beriç kampının saldırıya uğrayıp Büyük Mescid’in yıkılmasından birkaç gün geçtikten sonra işgalci siyonist askerlerden birisi, arabasını Beriç kampında hızla sağa sola sürerek kadın, çocuk ve yaşlılarımızdan onlarcasını şehit etmiştir.
Daha sonra yine melun düşman tarafından kamp ile yolun bağlantısını kesmek amacıyla yaptırdığı bir beton duvara çarpan bu melun ve mecnun düşman askerinin yaptıklarından dolayı dehşet içinde kalan Beriç kampı sakinleri galeyana gelip, bu askeri öldürmüş ve arabasını da yakmıştır. İşte bu asker, halkımıza, kadınlarımıza işkence yapan askerlerden sadece bir tanesidir.
Ey mücahid halkımız! Kahraman Beriç ehli tüm dünyaya şu ilanı yapmaktadır.
1- Körfez krizi, Filistin halkına Filistin meselesini asla unutturamaz.
2- Kıyamımız tüm olumsuz propagandalara rağmen zafer ve kurtuluşa kadar devam edecektir.
3- Melun israilin terör ve siyasi entrikalarına ve israilli askerlerin delice yaptıkları bu vahşetlere cevap vermenin zamanı gelmiştir.
Siyonistlerin Beriç kampına karşı sürdürdükleri zincirleme zulümleri:
Bu melun düşman askerinin öldürüldüğünü haber alan israil yetkilileri, bir taraftan Beriç kampına zulüm ve işkence yapmaya başlarken, diğer taraftan da siyasi sahada yaygaralar yaparak devletler nezdinde Beriç halkının kınanmasını ve toptan cezalandırılmasını istemeye başlamıştır.
Peki Beriç halkından onlarca mazlum bu vahşi askerin arabasıyla ölüme giderken ve israilliler yıllarca halkımıza buna benzer işkenceleri reva görürlerken dünya devletleri neredeydi ve Birleşmiş Milletler nerededir.?
Yoksa (Kağ)ın mahkeme duvarına yazdığı gibi, Beriç halkı iki ayakla yürüyen hayvanlar mıdır?
Şu anda Beriç halkına reva görülen zulümler:
1- Evlerin, çadırların ve işyerlerinin yıkılıp yakılması,
2- Askeri olarak sürekli muhasarada tutulup dışarıda dolaşmaktan men edilmeleri,
3- Geceleri çeşitli baskı ve korkutmalar ile çocuk ve kadınlarımıza hakaretler yapılarak evlerimizin mahremiyetlerine tecavüz etmektedirler.
4- Kampta erkekleri tutuklamak suretiyle, kadınlarımız subaylar tarafından çeşitli hakaretlere maruz kalmaktadır.
5- Topluca yapılan tutuklamalarda yapılan Nazi zulmünde çocuk, kadın ve yaşlı farkı asla gözetilmemektedir.
6- İşkence ve zulüm esnasında halkımızın kolları ve ayakları kırılmaktadır.
7- Beriç halkını çeşitli yerlere dağıtmak için her türlü işkenceyi reva görmektedirler.
8- Tüm dünyanın Kamp ile ilişkisini kesmek için telefon hatlarını kesmişlerdir.
9- Kampa gazete ve dergilerin girmesini tamamen engellemişlerdir.
10- Hasta ve yaralıların hastaneye götürülmesini çeşitli yollarla engellemektedirler.
11- Can kurtaran araçlarının dahi kampa girişini yasaklamışlardır.
İslami Direniş Hareketi (HAMAS) olarak, Beriç halkı üzerindeki bu baskı ve zulmü ortadan kaldırmak için topluca bunun karşısında durmaya çağırmaktayız. Bundan dolayı şu aşağıdaki noktaları istemekteyiz.
1- Batı Şeria’da ve Gazze’deki direnişimizi, kamptaki bu zulmü ortadan kaldırıncaya kadar devam ettirelim.
2- Tüm Filistin halkımız kamptaki bu ablukayı kırmak için tüm gayretlerini ortaya koymalıdır.
3- Bu Nazi zulmü karşısında tüm güçlerin yardımlaşmaları zaruridir.
4- 1,2,3 Ekim 1990 günleri, Beriç halkıyla dayanışma günleridir.
Cihad; ya zafer ya şehadettir.
İslami Direniş Hareketi (HAMAS) (Vahdet Dergisi, 144. sayı)
İNTİFADA / ALEXANDER FLORES (1991)