Aşağıda paylaşacağımız bölüm Felix Greene tarafından 1966 yılında yazılmış Vietnem Vietnam kitabından alıntıdır. Alıntıdan önce konuya ilişkin özet bir giriş yapıp, doğrudan yorumsuz alıntıyı paylaşacağız.
Vietnam’ın Fransız işgalindeki 80 yılının acıları henüz geçmeden ABD, dünyada kendisinin içerisinde bulunmadığı zulüm bırakmama misyonu ile olaya dahil olmuştur malum. Yine bölgedeki özellikle hammadde rezervi kaynaklı sırtlanlığına, bir kılıf bulup Fransa’ya destek olarak sürece dahil olmaya başlamıştı.
Devam eden süreçte 1954 yılında Fransızların art arda Vietnamlılar tarafından yenilgiye uğratılması sonrası, Cenevre Konferansı düzenlendi. Sahada yaşadıkları masada aşmayı çok iyi ilen dünya zorbaları netice itibariyle bu konferanstan ikiye bölünmüş bir Vietnam çıkartmayı başardılar. Ve aldıkları tavizler karşılığında söz verdikleri hiçbir konuyu gerçekleştirmediler.
Kuzey ve Güney olarak böldükleri Vietnam’da Güneyi desteklediler ve Güney yönetimini muhatap aldılar. Ve tabii ki yönetime de kendi adamları olan Diem’i getirdiler. Yapılmasını taahhüt ettikleri seçimleri yaptırmadılar. (Filistin ve Abbas geliyor değil mi akıllara?)
Diem “milli güvenliği bozanlar” olarak yaptığı tanımlama ile dilediği ve kendi düzenine muhalif gördüğü herkese işkenceler ediyor ve katlediyordu. Uluslararası kurumların bu zulme ilişkin araştırma talepleri vs kabul edilmiyordu. Darbe girişiminin de yaşandığı bu süreçten sonra Diem hala yönetimde ve ABD desteği kendisiyleydi.
Vietnam’da bu süreçte uygulanan yönetim özetle aşağıdaki tanıdık sonuçları sağlıyordu diyebiliriz:
- Hürriyetten yoksunluk (Kendisini temsil edecekleri seçememe)
- İşsizlik
- Evsizlik
- Yüksek Enflasyon
- Topraksızlık
- Yüksek vergiler
Kitaptan Devam Edelim..
Diem – Amerika ortak yönetimi siyasi anlamda bir baskı rejimi olmakla kalmamış, çok acele ele alınması gerekli olan sosyal reformlar konusunda da başarısızlığa uğramıştır. Vietnam ekonomisini giderek daha bağımlı duruma düşüren Amerika yardımı yerli iş gücünü arttıracak yerde daha da zayıflatmıştı. Resmî istatistiklere bakılırsa, 1962’de Vietnam’da çalışabilecek güçteki insanların hemen hemen yarısı işsiz durumdaydı.
Fakir halkın ev ve hastane ihtiyaçları göz önüne alınacak yerde bütün inşaat faaliyeti, yüksek kiralı villa, apartman ve eğlence binaları yapımına yöneltilmiş bulunuyordu. 1957 ile 1960 arasında sadece 7000 metrekare hastane yapılmış, buna karşılık 50.000 metrekarelik dans salonu ve sinema binası inşa edilmişti. Yoksul insanların oturabileceği ucuz kiralı evler yapımı ise hemen hemen hiç ele alınmamıştı.
Genel olarak, Vietnam’daki Amerikan mevcudiyetinin -yaratabileceği bütün zorluklara rağmen- hiç olmazsa ülkenin ekonomisine yararlı olduğu sanılır. Oysa gerçek bunun tam tersidir. Çok sayıda Amerikalının ülkede bulunuşu Vietnam’ın ekonomisini altüst etmiştir.
Vietnam’da görevli olan Amerikalıların 1966’da bu ülkede harcadıkları para 200 milyon dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu paranın çoğu taksi sahiplerine, barlara, orospulara, otelcilere ve lokantalara gitmiştir. Senatör Fulbright “Saygon’u, gerek gerçek, gerekse mecazi anlamda tam bir Amerikan kerhanesi haline koyduk.” diyor.
Orta halli Vietnamlıların bütün bu paradan kazançları hemen hemen hiçtir. Buna karşılık, bu durum sıkıntılarını çok daha arttırmaktadır. Tüketim maddelerine karşı çoğalan istek yeteri gibi karşılanamamakta ve hayat pahalılığının yükselmesine yol açmaktadır. 1966 ocak ayında geçinme indeksi yüzde 11 artış göstermiştir.
Eskiden pirinç ihraç eden bu ülkeye, şimdi Amerika’dan pirinç ithal edilmekte, buna rağmen -birçok tüccarın fiyatlar daha da yükselir düşüncesiyle stok yapmaları yüzünden- pirinç fiyatı bir yıl içinde yüzde 50 artmaktadır. Aslında dar geliri olan halk için, bu fiyat artışı bir felaket niteliğindedir.
Diem – Amerika ortak rejiminin en büyük hatası gerçek bir toprak dağıtımını uygulamak istemeyişi olmuştur. Toprak reformu, bu şekliyle köylülerden çok, büyük çiftlik ağalarının yararına işlemiştir.
Fransız yönetiminin çöküşü sıralarında zengin toprak sahiplerinden bir çoğu, güvenlik endişesiyle kapağı büyük şehirlere atmışlardı. Yıllar sonra Diem-Amerika ortak yönetimi ülkeye yerleşince eski yerlerine dönmekten korkuları kalmamış, bu sefer de kendileri orada yokken toprağı işleyen köylülerden geçmiş kiraları istemeye kalkmışlardır. Bu kira, normal olarak ekinin yüzde 50’si kadar tuttuğuna göre, sekiz yıl sürece uzak kalmış toprak sahipleri köylülerden yüzde 400 istiyorlardı. Köylü bunu nasıl versindi?
Toprak ağaları böylece köylüleri topraklarından kovmayı ve eski durumlarını yeniden elde etmeyi başarmışlardı. Köylülerin bu şekilde sadece lafta kalan bir toprak reformuna karşı direnmelerine şaşmamak gerekir. Bu direnme özellikle topraktan kira alınmasını yasaklayan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin kontrolündeki bölgelerde yaşamış olan köylülerde daha güçlü oluyordu.
Güney Vietnam’da yapılan sözde “Toprak Reformu”ndan sonra dahi toprağın yüzde 45’i, nüfusun sadece yüzde 2’sinin elinde bulunmaktadır.
Felix Greene / Vietnam Vietnam