Peygamber Efendimiz buyurur ki: “Bir hurma da olsa, sadaka vermekten geri kalmayın. Zirâ sadaka fakiri ihyâ eder ve su ateşi yok ettiği gibi, sadaka da günahı yok eder.” Yine buyurdu ki: “Yarım hurma ile de olsa, cehennem ateşinden sakınınız. Eğer sadaka veremezseniz, bari tatlı ve güzel sözler söyleyin.” Yine buyurur: “Helâl maldan sadaka veren bir kimse yoktur ki, siz hayvanlarınızı beslediğiniz gibi, Allah Teâlâ da onun sadakasını, birkaç Uhud Dağı kadar oluncaya kadar beslemesin.”
Yine buyurur: “Kıyâmet gününde soru-cevap işi bitinceye kadar herkes kendi sadakasının gölgesinde olacak.” Yine buyurdu ki: “Gizli bir sadaka vermek ile şer kapılarından yetmiş kapı kapanır.”
Peygamber Efendimize: “Sadakanın hangisi efdaldir” diye sordular. Buyurdu ki: “Sadakanın efdali, sıhhat yerinde iken, hayattan umutlu iken ve fakirlik korkusu var iken verilen sadakadır.” Ama bunun aksine, can boğaza gelinceye kadar sabredip ondan sonra: “Falan şeyi filan adama verin” diye vasiyet etmeleridir ki, zaten o anda mal, başkalarının malı olacaktır. Vasiyet yapıp yapmaması birdir.
…
Peygamberimiz iki şeyi kimseye bırakmaz, kendi eliyle yapardı: Birincisi, sadakayı kendi eliyle verirdi. İkincisi, abdest ibriğini akşamdan kendi hazırlardı ve ağzını örterdi. Ve buyurdu ki: “Bir fakire bir gömlek giydiren, o gömleğin parçası fakirin sırtında kaldığı müddetçe Allah’ın himayesinde olur.”