Gösteriliyor 112

Kadınların şarkı söylemesi:

1918-1922 tarihleri arasında görev yapmış Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye heyetinin kararlarından “Kadınların şarkı söylemesi” bölümü: Nuruosmaniye Camii yakınında bulunan İkbal Kıraathanesinde Ramazan geceleri teravih’tan sonra ince saz ile icra-i ahenk edildiği ve İslâm kadınlarından biri tarafından da tegannî olunduğu görülmüş olmasına mebni yârü ağyara karşı pek çirkin bir manzara teşkil eden su-i hâl’in devam etmesinin men’i …

Kader Risalesi/Hâtime

Eski Said’in serkeş, müftehir, mağrur, ucüblü, riyakâr nefsini susturan, teslime mecbur eden Beş Fıkradır. BİRİNCİ FIKRA: Madem eşya var ve san’atlıdır. Elbette bir ustaları var. Yirmi İkinci Sözde gayet kat’î ispat edildiği gibi, eğer herşey birinin olmazsa, o vakit herbir şey bütün eşya kadar müşkül ve ağır olur. Eğer herşey birinin olsa, o zaman bütün eşya bir şey kadar âsân ve kolay olur. Madem zemin ve âsumânı birisi yapmış, yaratmış. Elbette, o pek hikmetli ve çok san’atkâr Zât, zemin ve âsumânın meyveleri ve …

Medreselerin İşgali:

1918-1922 tarihleri arasında görev yapmış Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye heyetinin kararlarından “Medreselerin İşgali” bölümü: Bir kaç seneden beri gerek Dersaadette, gerek taşralarda cami, mescid ve medrese ve mektebler gibi vakıf müesseselerinin bir kısmı askerin ve bir kısmı muhacirlerin işgali ile tahrîb ve bir kısmı da bazı bahanelerle şer’î bir izin olmadan yıktırıldığı ve diğer bir takım …

Sadaka Vermenin Fazileti

Peygamber Efendimiz buyurur ki: “Bir hurma da olsa, sadaka vermekten geri kalmayın. Zirâ sadaka fakiri ihyâ eder ve su ateşi yok ettiği gibi, sadaka da günahı yok eder.” Yine buyurdu ki: “Yarım hurma ile de olsa, cehennem ateşinden sakınınız. Eğer sadaka veremezseniz, bari tatlı ve güzel sözler söyleyin.” Yine buyurur: “Helâl maldan sadaka veren bir …

Yirmi Altıncı Sözden/ Dördüncü Fıkra:

Hakikat ilmini, hakikî hikmeti istersen, Cenab-ı Hakkın marifetini kazan. Çünkü, bütün hakaik-ı mevcudat, ism-i Hakkın şuaatı ve esmasının tezahüratı ve sıfâtının tecelliyatıdırlar. Maddî ve manevî, cevherî, arazî her bir şeyin, her bir insanın hakikati, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatine istinad eder. Yoksa, hakikatsiz, ehemmiyetsiz, bir surettir. Yirminci sözün ahirinde, şu sırra dair bir nebze …

Bedr Gazası Sonrası…

Esirlerin arasında Peygamber Efendimiz’in (a.s.m) amcası Abbas (r.a.)… Devamını Mustafa Necati Bursalı‘nın “En Büyük Sıddîkiyet ve Teslimiyet Örneği HAZRETİ EBUBEKİR” kitabından okuyalım: Allah’ın Sevgilisi, amcası Abbas’ı fidye vermeye davet etti. Abbas şöyle dedi: – Ben Müslümandım. İçimden kararımı vermiştim. Amma Kureyi müşrikleri beni zorla getirdi. Âlemin rahmeti buyurdular: – Sözünün gerçek olup olmadığını ancak Allah …

Batılı Gözüyle Türkler…

1660 – 1667 İstanbul İngiltere elçiliğinde, 1667 – 1679 İzmir konsolosluğunda görev yapmış olan RYCAUT: Evin kapıları her gelene her zaman açık duruyordu. Allah’ın misafirleri, onun abdest leğeninde ellerini yıkadıktan sonra nereden gelip nereye gittiklerini söylemek mecburiyetinden bile vâreste tutuluyorlardı. Etrafında hürmetle duran uşakları sanki hademesi değil de, oğulları gibiydi. Bu bey, bütün vâridatını yorgun …

Yirmi Altıncı Sözden

Elhâsıl: Madem hayat Esma-i Hüsnâ’nın nukuşunu gösterir; hayatın başına gelen her şey hasendir. Meselâ, gayet zengin, nihayet derecede sanatkâr ve çok sanatlarda mahir bir zat, âsâr-ı sanatını, hem kıymettar servetini göstermek için, adî bir miskin adamı, modellik vazifesini gördürmek için, bir ücrete mukabil, bir saatte murassa, musanna, yaptığı gömleği giydirir, onun üstünde işler ve vaziyetler …

“Aile Bakanlığının adını değiştireceğim”

İktidara gelince ilk yapacağım işlerden biri, Aile ve saire Bakanlığının adını değiştirmek olacak. Bunun iki sebebi var: Birincisi, mevcut isim çok uzun; kolay kolay ezberlenmiyor, ezberlense hatırda kalmıyor, kalsa bile bir müddet sonra o da değiştiği için ezberlemek de bir işe yaramıyor. İkinci ve daha önemlisi: “Aile” ismi cinsiyet çağrıştırıyor. Aile dendiğinde ilk akla gelenler …

Taharet

Allah Teâlâ buyurur ki: “Şüphesiz Allah, çok tevbe edenleri ve temiz olanları sever.” Peygamber Efendimiz de buyurur ki: “Temizlik imanın bir parçasıdır.” Ve yine buyurur ki: “Müslümanlık temizlik üzerine kurulmuştur.” O halde, bu kadar fazilet ve kemâlin bedeni ve elbiseyi yıkamaktan ibaret olan temizlik olduğunu sanma. Belki temizlik dört derecedir: Birinci derece: Birinci derece, kalbin …

error: Content is protected !!