Gösteriliyor 114

İkinci Lem’a

اِذْ نَادٰى رَبَّهُۤ اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ  SABIR KAHRAMANI Hazret-i Eyyûb aleyhisselâmın şu münâcâtı(Enbiya Suresi/83), hem mücerreb, hem tesirlidir. Fakat, âyetten iktibas suretinde, bizler münâcâtımızda رَبِّۤى اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ demeliyiz. Hazret-i Eyyûb aleyhisselâmın meşhur kıssasının hülâsası şudur ki: Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfâtını düşünerek, kemâl-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra, yaralarından tevellüt eden kurtlar kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlâhiyenin mahalleri olan kalb …

Kur’ana İtaat Ediniz!

– 8 – “Avrupa Uyumu” nun kurucusu, aslen Alman olan Avusturyalı diplomat, Prens Klemens von Metternich (1773 – 1859): Mâziyi unutmak olmaz. Biz B3ab-ı Âliye şunu tavsiye ederiz: Hükûmetiniz dine istinad etmelidir! Sizin vücudunuz ve kuvvetiniz dindir. Zamana uyunuz, ihtiyacınızı düşününüz, idârenizi düzeltiniz… Fakat, usullerinizi değiştirmeyiniz! Size muvafık olmıyan usulleri almayınız. Sizinkilere uygun olmayan garp müesseselerine …

Kadınların şarkı söylemesi:

1918-1922 tarihleri arasında görev yapmış Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye heyetinin kararlarından “Kadınların şarkı söylemesi” bölümü: Nuruosmaniye Camii yakınında bulunan İkbal Kıraathanesinde Ramazan geceleri teravih’tan sonra ince saz ile icra-i ahenk edildiği ve İslâm kadınlarından biri tarafından da tegannî olunduğu görülmüş olmasına mebni yârü ağyara karşı pek çirkin bir manzara teşkil eden su-i hâl’in devam etmesinin men’i …

Kader Risalesi/Hâtime

Eski Said’in serkeş, müftehir, mağrur, ucüblü, riyakâr nefsini susturan, teslime mecbur eden Beş Fıkradır. BİRİNCİ FIKRA: Madem eşya var ve san’atlıdır. Elbette bir ustaları var. Yirmi İkinci Sözde gayet kat’î ispat edildiği gibi, eğer herşey birinin olmazsa, o vakit herbir şey bütün eşya kadar müşkül ve ağır olur. Eğer herşey birinin olsa, o zaman bütün eşya bir şey kadar âsân ve kolay olur. Madem zemin ve âsumânı birisi yapmış, yaratmış. Elbette, o pek hikmetli ve çok san’atkâr Zât, zemin ve âsumânın meyveleri ve …

Medreselerin İşgali:

1918-1922 tarihleri arasında görev yapmış Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye heyetinin kararlarından “Medreselerin İşgali” bölümü: Bir kaç seneden beri gerek Dersaadette, gerek taşralarda cami, mescid ve medrese ve mektebler gibi vakıf müesseselerinin bir kısmı askerin ve bir kısmı muhacirlerin işgali ile tahrîb ve bir kısmı da bazı bahanelerle şer’î bir izin olmadan yıktırıldığı ve diğer bir takım …

Sadaka Vermenin Fazileti

Peygamber Efendimiz buyurur ki: “Bir hurma da olsa, sadaka vermekten geri kalmayın. Zirâ sadaka fakiri ihyâ eder ve su ateşi yok ettiği gibi, sadaka da günahı yok eder.” Yine buyurdu ki: “Yarım hurma ile de olsa, cehennem ateşinden sakınınız. Eğer sadaka veremezseniz, bari tatlı ve güzel sözler söyleyin.” Yine buyurur: “Helâl maldan sadaka veren bir …

Yirmi Altıncı Sözden/ Dördüncü Fıkra:

Hakikat ilmini, hakikî hikmeti istersen, Cenab-ı Hakkın marifetini kazan. Çünkü, bütün hakaik-ı mevcudat, ism-i Hakkın şuaatı ve esmasının tezahüratı ve sıfâtının tecelliyatıdırlar. Maddî ve manevî, cevherî, arazî her bir şeyin, her bir insanın hakikati, birer ismin nuruna dayanır ve hakikatine istinad eder. Yoksa, hakikatsiz, ehemmiyetsiz, bir surettir. Yirminci sözün ahirinde, şu sırra dair bir nebze …

Bedr Gazası Sonrası…

Esirlerin arasında Peygamber Efendimiz’in (a.s.m) amcası Abbas (r.a.)… Devamını Mustafa Necati Bursalı‘nın “En Büyük Sıddîkiyet ve Teslimiyet Örneği HAZRETİ EBUBEKİR” kitabından okuyalım: Allah’ın Sevgilisi, amcası Abbas’ı fidye vermeye davet etti. Abbas şöyle dedi: – Ben Müslümandım. İçimden kararımı vermiştim. Amma Kureyi müşrikleri beni zorla getirdi. Âlemin rahmeti buyurdular: – Sözünün gerçek olup olmadığını ancak Allah …

Batılı Gözüyle Türkler…

1660 – 1667 İstanbul İngiltere elçiliğinde, 1667 – 1679 İzmir konsolosluğunda görev yapmış olan RYCAUT: Evin kapıları her gelene her zaman açık duruyordu. Allah’ın misafirleri, onun abdest leğeninde ellerini yıkadıktan sonra nereden gelip nereye gittiklerini söylemek mecburiyetinden bile vâreste tutuluyorlardı. Etrafında hürmetle duran uşakları sanki hademesi değil de, oğulları gibiydi. Bu bey, bütün vâridatını yorgun …

Yirmi Altıncı Sözden

Elhâsıl: Madem hayat Esma-i Hüsnâ’nın nukuşunu gösterir; hayatın başına gelen her şey hasendir. Meselâ, gayet zengin, nihayet derecede sanatkâr ve çok sanatlarda mahir bir zat, âsâr-ı sanatını, hem kıymettar servetini göstermek için, adî bir miskin adamı, modellik vazifesini gördürmek için, bir ücrete mukabil, bir saatte murassa, musanna, yaptığı gömleği giydirir, onun üstünde işler ve vaziyetler …

error: Content is protected !!