Gösteriliyor 112

RAMAZAN BAYRAMI

Müslümanların iki büyük bayramından biri. Ramazan ayında tutulan bir aylık orucun bitiminde Şevval ayının ilk üç günü müslümanların bayram günleridir. Ramazan bayramına, o gün fıtır sadakası verilmesinden dolayı “Fıtır bayramı” adı da verilmektedir. Resulullah (s.a.s) Medine’ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendiği iki bayramları vardı. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye izleri taşıyan bu bayramların …

Aklı Başında Olan İnsan…

İ’lem eyyühe’l-aziz! Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış.  Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedî ömrün önündedir. O ömr-ü bâkide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fâni ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bâkiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı …

Kadir Gecemiz Mübarek Olsun

En nurlu ve feyizli geceyi Kadir Gecesinde idrak ederiz. Kur’ân’da adı geçen tek ay Ramazan ayıdır; tek gece de Kadir Gecesidir. Bu bereketli saatlerin şeref ve kıymetini Kâinatın Rabbi Sevgili Habibine haber vermektedir. Bu gecenin faziletine o kadar değer verilmektedir ki, o vakitlerde tecelli edecek rahmetin ve ruhanî hâdiselerin anlatılması için müstakil bir sûre inmiştir. …

Meyve Risâlesi’nden “İNSAN…”

Hem madem gözümüzle görüyoruz ve aklımızla anlıyoruz ki; · İnsan şu kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi, · Ve hakikat-ı Muhammediye aleyhissalâtü vesselâm cihetiyle çekirdek-i aslîsi, · Ve kâinat Kur’ân’ının âyet-i kübrası, · Ve İsm-i Âzamı taşıyan âyetü’l-kürsîsi, · Ve kâinat sarayının en mükerrem misafiri, · Ve o saraydaki sair sekenelerde tasarrufa mezun en faal memuru, · Ve kâinat şehrinin zemin mahallesinin bahçesinde ve tarlasında, varidat ve sarfiyatına ve zer’ ve ekilmesine nezarete memur, · Ve yüzer fenler ve binler san’atlarla teçhiz edilmiş en gürültülü ve mes’uliyetli nâzırı, · Ve kâinat ülkesinin arz memleketinde, Padişah-ı Ezel …

Hicret’in İkinci Senesinden…

Ramazan Orucunun Farz Kılınması Ramazan orucu, kıblenin Kâbe tarafına çevrilişinden bir ay sonra, Peygamberimizin Medine’ye hicretinin 18. ayının başlarında, Şâban ayında farz kılındı. Bu hususta indirilen ayetlerde meâlen şöyle buyruldu: “Ey iman edenler! Sizden önceki(ümmet)lere farz kılındığı gibi, size de -takvaya eresiniz, nefsinize hâkim olasınız diye- oruç farz kılındı. … Ramazan ayı öyle bir aydır …

Orucun Dereceleri

Orucun biri diğerinden üstün üç derecesi vardır. Birinci derecesi, sadece yiyip içmeyi ve şehveti bırakmaktır. İkinci derecesi, bunun yanında gözü, kulağı, dili, eli ve ayağı da haram ve şüpheli şeylerden korumaktır. Üçüncü derecesi ise, bunlarla birlikte kalp ve zihni de dünyadan ayırmak ve bunları Allah teâlâ’nın muhabbet ve tefekkürüne tahsis etmektir. Birinci derecedeki orucun bozulması …

Oruç Sabırdır

Allah teâla, Kur’ân-ı Kerim’in pek çok yerinde sabrı emretmiş, övmüş ve mükâfatının çokluğunu bildirmiştir. Örneğin bir âyette, “Ancak sabredenlere hesapsız mükâfat verilecektir.”(1) buyurulmuştur. Allah Resûlü aleyhisselatu vesselâm da orucun sabrın yarısı olduğunu söylemiştir.(2) Oruçlular cennete girdiklerinde onlara: “Geride kalan dünya günlerinde oruç tutmanıza bedel, şimdi gönlünüzce yiyip içiniz.” denir. Bir kudsî hadiste şöyle buyurulmuştur: “İbâdet …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Dokuzuncu Nükte

DOKUZUNCU NÜKTE Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubûdiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis Rabbisini tanımak istemiyor; Firavunâne kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin Firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir. Hadisin rivayetlerinde vardır ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?” Nefis demiş: “Ben benim, …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Sekizinci Nükte

SEKİZİNCİ NÜKTE Ramazan-ı Şerif, insanın hayat-ı şahsiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: İnsana en mühim bir ilâç nev’inden maddî ve mânevî bir perhizdir. Ve tıbben bir hımyedir ki, insanın nefsi yemek, içmek hususunda keyfemâyeşâ hareket ettikçe, hem şahsın maddî hayatına tıbben zarar verdiği gibi, hem helâl-haram demeyip rast gelen şeye saldırmak, adeta mânevî hayatını da zehirler. Daha kalbe ve ruha itaat etmek, o …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Yedinci Nükte

YEDİNCİ NÜKTE Ramazan’ın sıyâmı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeye gelen nev-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a’mâl, bire bindir. Kur’ân-ı Hakîmin, nass-ı hadisle, herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler; ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadirde otuz bin hasene sayılır. Evet, herbir harfi otuz bin bâki meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm, öyle …

error: Content is protected !!