Gösteriliyor 112

Ramazan-ı Şerife dairdir / Altıncı Nükte

ALTINCI NÜKTE Ramazan-ı Şerifin sıyâmı, Kur’ân-ı Hakîmin nüzulüne baktığı cihetle ve Ramazan-ı Şerif, Kur’ân-ı Hakîmin en mühim zaman-ı nüzulü olduğu cihetindeki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Kur’ân-ı Hakîm, madem şehr-i Ramazan’da nüzul etmiş. O Kur’ân’ın zaman-ı nüzulunu istihzar ile, o semâvî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hâcât-ı süfliyesinden ve mâlâyâniyat hâlâttan tecerrüt ve ekl ve şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir surette o Kur’ân’ı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitâbât-ı İlâhiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekremden (a.s.m.) işitiyor gibi …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Dördüncü Nükte

DÖRDÜNCÜ NÜKTE Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder. Hattâ, mevhum bir rububiyet ve keyfemâyeşâ hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan, dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmişse, bütün bütün gasıbâne, hırsızcasına, nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar. İşte, Ramazan-ı Şerifte, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi malik değil, memlûktür; hür değil, abddir. Emrolunmazsa, en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Beşinci Nükte

BEŞİNCİ NÜKTE Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin tehzib-i ahlâkına ve serkeşâne muamelelerinden vazgeçmesi cihetine baktığı noktasındaki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez. Hem ne kadar zayıf ve zevâle maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez. Adeta polattan bir vücudu var gibi, lâyemûtâne, kendini ebedî tahayyül eder gibi dünyaya saldırır. Şedit bir hırs ve tamahla ve şiddetli alâka ve muhabbetle dünyaya atılır. Her lezzetli …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Üçüncü Nükte

ÜÇÜNCÜ NÜKTE Oruç, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: İnsanlar maişet cihetinde muhtelif bir surette halk edilmişler. Cenâb-ı Hak, o ihtilâfa binaen, zenginleri fukaraların muavenetine davet ediyor. Halbuki, zenginler fukaranın acınacak acı hallerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilirler. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha …

Ramazan-ı Şerife dairdir / İkinci Nükte

İKİNCİ NÜKTE Ramazan-ı Mübareğin savmı, Cenâb-ı Hakkın nimetlerinin şükrüne baktığı cihetle, çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Birinci Sözde denildiği gibi, bir padişahın matbahından bir tablacının getirdiği taamlar bir fiyat ister. Tablacıya bahşiş verildiği halde, çok kıymettar olan o nimetleri kıymetsiz zannedip onu in’âm edeni tanımamak nihayet derecede bir belâhet olduğu gibi; Cenâb-ı Hak, hadsiz envâ-ı nimetini nev-i beşere zemin yüzünde neşretmiş, ona mukàbil, o nimetlerin fiyatı olarak şükür istiyor. O nimetlerin zâhirî esbabı ve ashabı, tablacı hükmündedirler. O tablacılara bir fiyat veriyoruz, onlara minnettar oluyoruz. Hattâ, müstehak olmadıkları pek çok …

Ramazan-ı Şerife dairdir / Birinci Nükte

İkinci Risale olan İkinci Kısım  Ramazan-ı Şerife dairdir Birinci Kısmın âhirinde şeâir-i İslâmiyeden bir nebze bahsedildiğinden, şeâirin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerife dair olan bu İkinci Kısımda, bir kısım hikmetleri zikredilecektir. Bu İkinci Kısım, Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti beyan eden Dokuz Nüktedir. (1)شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِۤى اُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى للِنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِ  BİRİNCİ NÜKTE Ramazan-ı Şerifteki savm, İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir. Hem şeâir-i …

ORUÇ – AY İÇİNDEKİ KIYMETLİ GÜNLER

Ayın kıymetli günleri, Eyyam-ı bıyd, yani arabî ayların onüçüncü, ondördüncü ve onbeşinci günleridir. Hafta içindeki kıymetli günler ise, pazartesi, perşembe ve Cuma günleridir. Fakat beş gün oruç tutmaması gerekir: İki bayram günleri ve üç teşrik günleri. Teşrik günleri Kurban Bayramından sonra gelen üç gündür. Oruç tutanın iftar kapısını kapamaması gerekir ki, u mekruhtur. Bütün sene …

Orucun Sünnetleri

Sahuru geciktirmek, iftarı acele etmek ve su ile yahut hurma ile iftar açmak, öğleden sonra misvak kullanmamak (Hanefî’ye göre öğleden sonra misvak kullanmak mekruh değildir.) Fakirlere sadaka vermek, yemek yedirmek ve Kur’an okumak, bilhassa Kadir Gecesinin bulunduğu son on günde itikâfa girmektir. Peygamber Efendimiz, Ramazanın son on günü gelince, geceleri yatağını dürerdi, bir izâr bağlayıp …

ORUÇ

Bil ki, Oruç İslâm’ın şartlarından biridir. Peygamber Efendimiz buyurmuştur: “Allah buyurur ki, her iyiliğe on mislinden yedi yüz misline kadar mükâfat verilir. Fakat oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben vereceğim.” Allah buyurur: “Kendi arzularına sabredenlerin mükâfatı hesapsız verilir.” (Zümer/10) Peygamberimiz buyurdu ki: “Sabır îmanın yarısıdır. Oruç da sabrın yarısıdır.” Yine buyurdu ki: “Oruçluların ağızlarının kokusu …

Batılı Gözüyle Türkler- 13

İstanbul Beyoğlu doğumlu ve 1763’te İstanbul’daki İsveç Elçiliği’nde tercümanlık hizmetine girerek 1768’de burada baştercüman olan D’OHSSON, Ignatius Mouradgea (31 Temmuz 1740 – 27 Ağustos 1807): Şimdi Müslüman Türklerin sıhhi tedbirlerinden hâsıl olan huzur ve rahat üstünlüğünü firenklerle mukayese ederek anlamak için her iki tarafın halk kütlelerini gözlerimizin önüne getirelim: Bir tarafta sünnet olmak ve vücuttaki …

error: Content is protected !!