Gösteriliyor 85

Siyonizmin Fesat Programından…

Siyonizmin fesat programının beşinci faslından şu cümle bu bapta hepimize gayet sarih bir fikir vermeye kâfidir. Bu madde der ki: “Halk efkârını aldatmak için, ortaya her taraftan ve durmadan, birbirine zıt fikirler atarak yahudi olmayanları o derece şaşkına çevirmek lazımdır ki, nihayet düştükleri uçurumda boğulsunlar ve siyasette hiçbir fikre sahip olmamayı tercih etsinler. Bunlar avamın …

Dünya Fethi Protokolü – 1956

Hahamlar Merkezi Komitesi / İnanılması güç, normal kafalara ve idraklere sığması imkansız olan bu yepyeni fesat programının Amerikalılar tarafından ele geçirilen asıl nüshasının klişesi mevcuttur. (Kitapta bu açıklama protokol maddelerinin sonunda yazılı; biz başına almayı uygun gördük.) <PROTOKOLLAR> Dünya hâkimiyeti için bütün yahudilere gayet mahrem tebligat ve Amerika yahudilerine “hakimiyetten” evvel son talimat: Radyo, televizyon, …

Tek dünya tek millet fikri!

Sosyalizmin kurucusu ve bağlı olarak dünyaya komünizm belasını saran önde gelen isimlerden yahudi Karl Marx ve Jacob Venedy “Yahudi kültür ve tesanüt birliği” ismi altında resmen cemiyet faaliyetine başlamışlardı. Bu cemiyetin kat’i maksadını anlamak için Baruch Levy’nin 1879 tarihinde Karl Marx’a yazdığı mektubu okuyalım: “Yahudi milleti hep birden kendi kendinin mesihi olmak istiyor. Bütün dünyaya tahakküm …

Devlet ve Hürriyet

… Korumak, sürdürülmesi ve korunması arzu edilen bir varlığın, bir değerin bulunmasını gerektirir. Bu dışa karşı koruma, devletin “istiklal”ine tekabül eder. İstiklali sayesinde devletin korumak istediği değerler sisteminin tamamı, “iç düzen”dir. Hiç şüphesiz, iç düzen deyimi, toprak bütünlüğü veya belirli bazı özelliklerden ibaret bir anlam taşımaz. Bilakis iç düzen deyimi içine, o devletin bünyesinde yer …

Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi -6)

YİRMİ BİRİNCİ DEVÂ Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddî elem var. Fakat o maddî elemin tesirini izale edecek ehemmiyetli bir mânevî lezzet seni ihata ediyor. Çünkü, peder ve validen ve akraban varsa, çoktan beri unuttuğun gayet lezzetli o şefkatleri senin etrafında yeniden uyanıp, çocukluk zamanında gördüğün o şirin nazarları yine görmekle beraber; çok gizli, perdeli kalan etrafındaki dostluklar, hastalığın cazibesiyle yine sana karşı muhabbettarane baktıklarından, elbette onlara karşı senin bu maddî elemin …

Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi -5)

ON ALTINCI DEVÂ Ey sıkıntıdan şekvâ eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede en mühim ve gayet güzel olan hürmet ve merhameti telkin eder. Çünkü insanı vahşete ve merhametsizliğe sevk eden istiğnâdan kurtarıyor. Çünkü, اِنَّ اْلاِنْسَانَ لَيَطْغٰى     اَنْ رَاٰهُ اسْتَغْنٰى sırrıyla, sıhhat ve âfiyetten gelen istiğnâda bulunan bir nefs-i emmâre, şâyân-ı hürmet çok uhuvvetlere karşı hürmeti hissetmez. Ve şâyân-ı merhamet ve şefkat olan musibetzedelere ve hastalıklılara merhameti duymaz. Ne vakit hasta olsa, o hastalıkta aczini ve fakrini anlar, lâyık-ı hürmet olan ihvanlarına ihtiram eder. Ziyaretine gelen veya ona yardım eden mü’min kardeşlerine karşı hürmeti hisseder. …

Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi -4)

ONUNCU DEVÂ Ey lüzumsuz merak eden hasta! Sen hastalığın ağırlığından merak ediyorsun. O merakın senin hastalığını ağırlaştırır. Hastalığın hafifleşmesini istersen, merak etmemeye çalış. Yani, hastalığın faydalarını, sevabını ve çabuk geçeceğini düşün, merakı kaldır, hastalığın kökünü kes. Evet, merak hastalığı ikileştirir. Maddî hastalığın altında, merak ile mânevî bir hastalığı kalbine verir; maddî hastalık ona dayanır, devam eder. Eğer teslimiyetle, rıza ile, hastalığın hikmetini düşünmekle o …

Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi -3)

ALTINCI DEVÂ (HAŞİYE-1) Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ıztırap çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsaydı ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevâlin rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde mânevî kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya birgün bize “Haydi, dışarı” diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak. O bizi dışarı kovmadan, biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi …

Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi -2)

DÖRDÜNCÜ DEVÂ Ey şekvâcı hasta! Senin hakkın şekvâ değil, şükürdür, sabırdır. Çünkü senin vücudun ve âzâ ve cihazatın, senin mülkün değildir. Sen onları yapmamışsın, başka tezgâhlardan satın almamışsın. Demek başkasının mülküdür. Onların mâliki, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Yirmi Altıncı Sözde denildiği gibi, meselâ gayet zengin, gayet mâhir bir san’atkâr, güzel san’atını, kıymettar servetini göstermek için, miskin bir adama modellik vazifesini gördürmek maksadıyla, bir ücrete mukabil, bir saatçik zamanda, murassâ ve gayet san’atlı diktiği bir gömleği, bir hulleyi o fakire giydirir. …

Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi -1)

Yirmi Beş Devâdır Hastalara bir merhem, bir teselli, mânevî bir reçete, bir iyâdetü’l-marîz ve geçmiş olsun makamında yazılmıştır.  İHTAR VE İTİZAR: Bu mânevî reçete, bütün yazdıklarımızın fevkinde bir sür’atle telif edildiği gibi, hem umuma muhalif olarak, tashihata ve dikkate vakit bulmayarak, telifi gibi gayet sür’atle, ancak bir defa nazardan geçirildi. Demek, müsvedde-i evvel hükmünde müşevveş kalmıştır. Kalbe fıtrî bir surette gelen hâtırâtı san’atla ve dikkatle bozmamak için, yeniden tetkikata lüzum görmedik. Okuyan zatlar, hususan hastalar, bazı nâhoş ibarelerden veyahut ağır kelimelerden ve ifadelerden sıkılıp gücenmesinler, …

error: Content is protected !!