Gösteriliyor 5

Kamuda Tasarruf Tedbirleri

“Kamu” tanımı ve alanlarına dair özet bir bilgilendirme ile bazı raporlar üzerinden analiz yapma niyetiyle konuya girecektim, ancak neresinden tutsam elde kalan bir alan konu bu… Anayasa ve mevzuattaki tanımlardan gidilirse, birbiriyle çelişen bir sürü lüzumsuz ve saçma sapan maddelerde konu boğulacağından, daha anlaşır ve hedefe yönelik basit ifadeler seçmeye karar verdim. Bu sebeple tanımları …

Azınlıktaki sapkınlar, nasıl çoğunluk oluyor?

Bizim “sapkınlar” olarak karşılığını ifade ettiğimiz bu güruhun asıl ifadeleri “ehl-i dalâlet, ehl-i tuğyan”. Yani; yoldan çıkanlar, azgın ve sapkın kimseler, Allah’ın emirlerine aykırı harekette bulunan günahkarlar, azınlıkta bilse olsalar, ehl-i İslâmın bazı tavırları ile çoğunluk hükmüne geçerler. Son günlerdeki yazılarımda, bu güruhtan gündeme taşınan bazı fertlere özellikle temas ediyorum. Çünkü bu tip sapkınlar, AKlanmak …

Selçuk Bayraktar’ın Nazım Hikmet Hayranlığı…

Selçuk Bayraktar, değeri ölmeden fark edilecek, iha ve siha gibi harika işleri ülkemize kazandıran ve inançlı bir insan olarak bildiğimiz birisi. Cumhurbaşkanımız’ın da damadı malumunuz. Millilik kavramının içini dolduran, kuru laftan ziyade somut ürünleri envanterimize katan bir isim. Ordumuzun ve dahi ülkemizin masaya güçlü oturmasının temelindeki askeri kabiliyetimizin en önemli isimlerinden. Etkileyici bir özgeçmiş, tek …

Artık “özgür” müyüz?

Müslümanlar olarak, dünyanın farklı yerlerinde zulümlere maruz kalıyoruz. Bu durum, Peygamber Efendimiz (a.s.m) döneminde de fiziksel şiddet, hakaret, ambargo dahil her alanda yaşanmıştı şimdi de maalesef yaşanıyor. Sadece bir kişi yani Efendimiz (a.s.m.) ile başlayan bu hak uğruna bedel ödeme, haktan taviz verilmediğinde, sosyolojik bütün dönemleri gölgede bırakacak şekilde bir aydınlanma destanına dönüştü. Şu anda …

Batılı Gözüyle Türkler…

1660 – 1667 İstanbul İngiltere elçiliğinde, 1667 – 1679 İzmir konsolosluğunda görev yapmış olan RYCAUT: Evin kapıları her gelene her zaman açık duruyordu. Allah’ın misafirleri, onun abdest leğeninde ellerini yıkadıktan sonra nereden gelip nereye gittiklerini söylemek mecburiyetinden bile vâreste tutuluyorlardı. Etrafında hürmetle duran uşakları sanki hademesi değil de, oğulları gibiydi. Bu bey, bütün vâridatını yorgun …

error: Content is protected !!